"Biz onlara, ufuklarda ve kendi canlarında ayetlerimizi göstereceğiz." ( Fussilet 41/53)
-İşte bu ayet, büyük İslam alim ve düşünürlerin üzerinde derin düşünmeleri sonucu değerli eser ve keşiflerini ortaya koymalarını sağlayan ayet olmuştur. Özellikle İbn Arabi, olayları ilahi bakış açısıyla görmeyi ve onları birliği ve anlamları içinde değerlendirmeyi bu ayet üzerinden öğretmiştir.
Bu ayetleri doğru yorumlamaları neticesinde Müslümanlar bir zamanlar bilgeliklerini ortaya koymuşlar ve evreni, yaratılmışları durmadan inceleyerek ve tefekkür ederek altın çağını yaşamıştır. Mesela;
* Şair Ömer Hayyam, üç bilinmeyenli denklemleri Descartes'tan beş asır önce çözmüştür.
* Biruni yeryüzünün çapını hesaplanmıştır.
* İranlı Razi, "klinik" in hakiki öncüsü olmuştur.
* İbn Haldun, Montesquieu' den üç yüzyıl önce, tarihi maddeciliğin temel prensibini ortaya koymuştur. Bu örnekler çoğalır da çoğalır. İslam'ın altın çağı bütün insanlık için medeniyetin temelinin oluştuğu dönemdir. Ne yazık ki Müslümanlar bugün bu derin düşünme nimetini kaybettiği için şekilciliğe ve ibadet esaslı bir din anlayışında takılıp kalmışlar ve medeni olduklarını sandıkları Avrupa'ya ağzı açık bakmaktan ileri gidememişlerdir.
Bu kitabın amacı bize geçmişimizi, medeniyetimizi hatırlatmak. Gelişmek için çabalamıyoruz ama keşke en azından geçmişimizi ve medeni temelimizin farkında olsak ve buna sahip çıksak.