Genç bir yazar olarak zaten saygı duyduğum Sayın Ezgi Durmuş'u yıllardır beğenerek takip ediyordum.Kitabını okuyunca yeri daha da harelendi bende,saygım civcivlendi.Kitabında ne kadar emek olduğu ortada,zira elimde kalemim,sanki ders çalışır gibi satır altı çizerek ilerledim hep.Çok beğendim.Kitaptaki bazı unsurlar bana Burak Göral'ın "Beni Unutma" filmini anımsattı.Nasıl ki o filmi izlerken hüzünlendiysem kitabın sonunda da sanırım ağladım,evet.Çünkü küçücük bir umuda tutunup,aşkın izinden gidenler kesin aynı hisse kapılırlar kitabın arka kapağını kapadıklarında,bahse girelim.
.
İntihar Ormanları ismi esin kaynağı olarak Japonyalara götürüyor bizi ve enteresan ama gerçek bir trajediye ortak ediyor.
.
Anarşist bir babanın oğlu olan Umut,daha 8 yaşındayken tanışıyor İz ile ve o günden sonra birbirleri için yaşıyorlar.Umut,sevdiğinı nasıl öldürdüğünü anlatacağı konusunda uyararak başlıyor anlatmaya ve ters köşe finalle bitiyor kurgu.Ve ayrıca hikayede değişik baba-oğul,karı-koca,abla-kardeş ilişkileri dikkat çekiyor."Unutmak" dendiğinde artık aklıma hep "umudun izini kaybetmek" ya da "izi silinen umut" kavramları gelecek.
️"Bizin eş anlamlısı çoğalmaksa şayet;karşıtı azalmak değil,yok olmaktır."
️"Şimdi aniden ölsem,otopsi raporumda binlerce cümle çıkar söyleyemeyip içime attığım.Susmak da bir çeşit intiharmış meğer...Uzun vadeli hem de.Söyleyemediklerimle kıymışım canıma ben de.Yavaş yavaş ölmüşüm."