İrfan Bahçesi

Necdet Tosun

En Beğenilen İrfan Bahçesi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İrfan Bahçesi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İrfan Bahçesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zikrin sayısını saymak maksadıyla kullanılan ve “tesbih” adı verilen âletler de bid’at değildir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir defasında eşi Safiyye’nin yanına girdiğinde onun bir öbek çakıl taşı ile sayarak tesbih ve zikir ile meşgul olduğunu görmüş, onu bundan men etmemiş, başka dua ve tesbihler de öğretmiştir.[109] Demek ki çakıl taşı veya hurma çekirdeği türü şeylerle sayarak zikretme olayını Hz. Peygamber görmüş ve sükût etmiştir. Hz. Peygamber’in görüp de sükût ettiği (sustuğu) olaylara “takrirî sünnet” denir. Tesbih âleti de takrirî sünnet türündendir. Çünkü söz konusu hadisi açıklayan âlimler, çakıl taşı veya hurma çekirdeğini öbek hâlindeyken saymak ile onları (veya benzeri boncukları) ipe dizip tesbih âleti yaparak zikretmek arasında fark olmadığı kanaatindedirler.
Derviş, hasta olunca doktora, fetva soracağı zaman müftüye, dükkan açacağı zaman ticaretten anlayan arkadaşlarına danışmalı, tasavvufi ve ahlaki konularda da şeyhi ile istişare etmelidir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Tasavvufî eserlerde “tecellî” kelimesi iki anlamda kullanılmaktadır. Birincisi “Allah’ın farklı yollarla varlığını göstermesi ve izhâr etmesi”; ikincisi ise “sûfînin kalbine gaybdan bazı bilgilerin gelmesi” anlamındadır.
Sayfa 94
İsmâil Hakkı Bursevî (ö. 1725) Kitâbü’n-Netîce’de şöyle der: “Hattâ ba‘zı sâlikler, şeytânı beyne’s-semâi ve’l-arz serîr üzerinde görüp Hak Teâlâ olmak üzere zanneyleyip tarîk-ı Hak’dan hâric olurlar. Pes, böyle mevâzı‘da mürşid-i kâmil veyâ ilm-i nâfi‘-i şâmil veyâ ta‘rîf-i gaybî gerektir, tâ ki ol berzahdan halâs ola ve şeytânı gördükde Hakk’ı gördüm demeye. Zîrâ, bu i‘tikâda düşmekte mefâsid-i azîme vardır ki, şeytân sâliki bir tarîk ile bend ettikten sonra sûret-i Hak’da çok bâtıl ibrâz eder ve bu vartada kalanlar ve vehm ve hayâle tâbi‘ olanlar bî-haddir ve müteyakkız olup rucû‘ edenler nâdirdir. Belki ekseri çengâl-i şeytâna muallak olup kalmıştır.”[102] Yani bazı dervişler, şeytanı gök ile yer arasında bir sedir üzerinde görüp Hak Teâlâ zannederler ve Hak yolundan çıkarlar… Şeytan dervişi bir yol ile bağladıktan sonra, ona doğru diye birçok yanlış ve bâtılı gösterir. Bu tehlike içinde kalan, vehim ve hayâlin peşinden giden çoktur. Uyanıp doğru yola dönenler nâdirdir. Çoğu şeytanın çengelinde asılıp kalmıştır.
Fâtih ve Akşemseddin
Hacı Bayram Velî’nin müridi ve halifesi olan Akşemseddin (ö. 863/1459), aynı zamanda âlim ve tabîb idi. İstanbul’un fethinden önce iki defa o zamanki başkent (pâyitaht) Edirne’ye giden Akşemseddin, ilk gidişinde II. Murâd’ın kazaskeri Çandarlıoğlu Süleyman Çelebi’yi, ikinci gidişinde de Fâtih Sultan Mehmed’in kızlarından birini tedavi ederek iyileştirmişti. Fâtih’in kızı da Akşemseddin’e Beypazarı’ndaki pirinç tarlalarını hediye etmişti. Fâtih, 1453 yılında İstanbul’u fethetmek üzere Edirne’den yola çıktığında yanında hocası Akşemseddin de vardı. Akşemseddin, İstanbul kuşatmasının en sıkıntılı zamanlarında padişaha ve orduya moral desteği sağladı. Fâtih’e sabretmesini, zaferin yakın olduğunu söyledi. Fetihten sonra Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazında hutbeyi Akşemseddin okudu. Fâtih’in emri ile sahâbeden Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin mezarını da Akşemseddin buldu. Fetih’ten sonra padişah, Akşemseddin’e mürid olmak ve kendini tümüyle tasavvuf ve maneviyâta vermek istediyse de, Akşemseddin bunu kabul etmedi ve: “Tasavvuf yolunda halvete çekilmekte öyle bir lezzet vardır ki, onu tadarsanız saltanat gözünüzden silinir, padişahlığı bırakmaya kalkarsınız. Siz tümüyle tasavvufa yönelirseniz halkın ve mü’minlerin işleri bozulur, adâletle hükmetmek padişahlar için velilik ve keramettir”, dedi. Fâtih ısrar edince Akşemseddin, İstanbul’dan ayrıldı, Göynük’e gidip yerleşti, Fâtih’in kendisine gönderdiği hediyeleri de geri çevirdi.
Bizim zaman anlayışımız ile öteki âlemdeki zaman anlayışının farklı olduğunu ifade etmek için Kur’ân-ı Kerim’de: “Rabbinin katında bir gün, sizin saydığınız bin sene gibidir” (Hac, 22/47) buyurulmuştur.
Sayfa 132
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.