İslâm Mezhepleri Tarihi sözleri ve alıntılarını, İslâm Mezhepleri Tarihi kitap alıntılarını, İslâm Mezhepleri Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fatımi halifelerinden Hakim Biemrillah döneminde (9961021) Vezir Hamza b. Ali tarafından kurulan aşrı bir fırkadır. Bu fırka mensupları kendilerinden önce gelen bütün dini inanışların yanlış olduğunu kabul ederek Hakim Biemrillah'ın uluhiyyetine ve onun yarattığı ulvi varlıklar hiyerarşisine inanırlar.
“Vehhabi anlayışına göre, mezarlarda yapılan ibadetler şirktir.Sevap umarak Hz.Muhammed’in kabrini ziyaret bile şirke neden olabilir. Müneccimlere inanmak, hırka-i şerif, sakal-ı şerif gibi ziyaretler yapmak şirktir...”
Eğer ölen, genç bir kız ve bekarsa eline kına yakılır. Ölen erkek ve bekarsa düğünü yapılıyormuşcasına davul zurna çalar. Eğer öğlen yaşlı biri ise çocukları, torunları ve diğer akrabaların elini Öper ve son yolculuğuna uğurlarlar
" Sünni alimler, Şia'nın Ehl-i Beyt kavramına yüklediği anlamın ideolojik olduğunu söylerler ve en dar kapsamıyla bile olsa ezvac-ı tahiratın (Hz.Peygamber'in hanımlarının) Ehl-i Beyt kavramına dahil olduğunu kabul ederler. "
Muhammed b. Nusayr en-Nemiri tarafından kurulan ve Hüseyin b. Hamdan el-Hasibi tarafından sistemleştirilen batıni karakterli, Şii kökenli bir mezheptir. Hz. Ali'nin ilahlaştırılması, tenasühe inanma gibi aşırı fikirleriyle tanınan mezhep, farklı din ve sistemlerden aldığı karma bir inanç sistemine sahiptir
Yezidilerin yaratılış akidesinde yer alan inançlarından birinin de kendilerinin doğrudan Adem'in neslinden, diğer insanların ise Ådem-Havva neslinden geldiğidir. Bu inanca bağlı olarak tenasühü kabul eden Yezidiler, kendi aralarında dolaşan ruhların sonunda Tanrı katına, nur ålemine yükselerek kurtuluşa erdiğine, diğer insanların ise ebediyen azap ve ceza içinde yaşayacaklarına inanırlar. Nitekim Yezîdî olmayan kötü ruhlar cezasını çekmek için domuz, eşek, köpek gibi hayvanların bedenlerine girerken Yezidilere ait iyi ve temiz ruhlar semada yerlerini alacak ve gayb âleminde insanlar için hayırlı olan sırları temaşa edeceklerdir.
Cemel ve Sıffin savaşlarında Hz. Ali'nin karşısında yer alan hiç kimseyi tekfir etmemiştir. Onun bu görüşleri benimsemesi dolayısıyla taraftarlarından bazıları onu terk etmiştir. Bununla birlikte İmam Zeyd'in bu mutedil görüşleri, Müslüman bilginlerce makul karşılanmış ve gönülleri onunla birlik olmuştur. Mesela, İmamı Azam Ebu Hanife , Emevîler'e karşı baş kaldırdığında İmam Zeyd'i desteklemiştir. "
Vehhâbîler insanların bir şeyhe bağlanmadan hakikate ulaşamayacakları iddiası sebebi ile tasavvufu da büyük eleştirilere tâbi tutmuştur. Onlara göre tarikat, başkalarını istismar etmek için bir vasıta ve mürşidin kendine çıkar sağlamak için girdiği bir yoldur. Bazı tarikatlarda uygulanan ateşe girme, şiş saplama gibi ritüeller şirktir. Tasavvufun İslam dışı kabul edilmesinin başlıca nedeni tasavvufun gereklerinden olan birçok ritüelin Vehhabîlik tarafından şiddetle reddedilmesidir. Üçlere, Yedilere, Kırklara inanmak, velîlerin ve zâ- hid kimselerin manevî güçlere sahip olduklarına inanmak, Delâilü'l-Hayrât okumak, rabıta yapmak gibi hususlar Vehhâbîler açısından kabul edilemez davranışlardır. Bu sebeple Vehhâbîler siyasî iktidarı ellerinde bulundurdukları dönemlerde ülkelerindeki bütün tarikat şeyhlerini ve tasavvuf erbabını uzaklaştırmışlardır.
Hz. Peygamber'in vefatından sonra Hz. Ali ve sırasıyla onun iki oğlu ile torunlarını Allah'ın emri, Peygamber'in tayini ve vasiyeti ile meşru imam kabul eden ve böylece on iki imama inanmayı dinin aslına dahil bir rükün olarak görenlerin mezhebidir. Bugün, Şia denince umumiyetle bu fırka anlaşılır. Günümüzde İran coğrafyasında hakim ve resmi mezhep hüviyetinde olduğu için İran Şiiliği diye de bilinir.
Bu fırka, altıncı İmam Cafer Sadık'ın (ö.148/765) vefatından sonra imametin Musa Kazım'ın (ö.183/799) değil, Cafer'in en büyük oğlu İsmail'in ve ondan sonra soyundan gelenlerin hakkı olduğu iddiasıyla hicri II. asrın ikinci yarısında ana gövdeden ayrılanların oluşturduğu aşırı bir Şii mezhebidir.
“Her Yezidi kendi akranları arasından biri erkek, diğeri kadın olmak üzere iki ahiret kardeşi edinmek zorundadır. Bu ahiret kardeşleri ömür boyunca birbirlerine yardım ederler, dert ortağı olurlar ve birbirlerini desteklerler...”