İslâm Mezhepleri Tarihi kitaplarını, İslâm Mezhepleri Tarihi sözleri ve alıntılarını, İslâm Mezhepleri Tarihi yazarlarını, İslâm Mezhepleri Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazı Yezîdîler sünnet âdetini, daha önce belirledikleri komşu veya dost bir Müslüman kirvenin gözetiminde yerine getirirler. Kirvelik yapanların Yezîdîler arasında çok önemli bir yeri vardır. Kirve, kardeşten ileri sayılır. Kirve çocukları birbiriyle evlenmez. Bundan dolayı da Yezidîler kirvelerini genelde Sünniler arasından seçerler. Bu seçimin en önemli nedeni, zaten dar bir toplum olan Yezîdîlerin bir de birbirleriyle kirve olmasıyla birbirlerinden kız alıp vermenin yasaklanması üzerine nüfuslarının iyice azalacağı düşüncesidir. Ayrıca çocuğunu Müslüman bir adamın kucağında sünnet ettiren Yezîdî ile Müslüman arasında ömür boyu sürecek olan bir kan kardeşliği ilişkisi kurulur.
Yezidilerin yaratılış akidesinde yer alan inançlarından birinin de kendilerinin doğrudan Adem'in neslinden, diğer insanların ise Ådem-Havva neslinden geldiğidir. Bu inanca bağlı olarak tenasühü kabul eden Yezidiler, kendi aralarında dolaşan ruhların sonunda Tanrı katına, nur ålemine yükselerek kurtuluşa erdiğine, diğer insanların ise ebediyen azap ve ceza içinde yaşayacaklarına inanırlar. Nitekim Yezîdî olmayan kötü ruhlar cezasını çekmek için domuz, eşek, köpek gibi hayvanların bedenlerine girerken Yezidilere ait iyi ve temiz ruhlar semada yerlerini alacak ve gayb âleminde insanlar için hayırlı olan sırları temaşa edeceklerdir.
Selamünaleyküm. Bu konuda okuduğum ilk kitap ve gerçekten güzel bir seçim olmuş. Uzun bir giriş ve 8 bölümden oluşuyor. Sadece geçmişteki mezheplerden değil günümüzdeki mezheplerden de bahsetmiş yazar. Bu anlam güncel bir eser. Mezhepleri isimlendirme meselesi, teşekkül süreci, tarihçesi, görüşleri ve günümüzdeki durumları başlıkları altında ele almış. Bu bilgiler gayet yeterliydi. Dili de sade ve anlaşılır. Ben çok severek okudum. Tavsiye ederim.
Bu alanda yazılmış en güncel ve en objektif eserlerden birisi olabilir. Kitabı son 2-3 gündür okuyorum. Öncesinde başlarda anlattığı mezhepleşme süreçleri ve mezhebin ne olduğu konusu çok sıktı. Eğer sıkılırım diyorsanız sayfa 83'den itibaren okumanızı tavsiye ederim. Okurken kısa özetler çıkarmak da kitabı anlamak ve hatırlamanız için çok faydalı olacaktır.
Okurken bilgi verilmeyen terimler, devletler ve kişileri de kısaca DİA gibi kaynaklardan inceleyerek mezheple ilgili kafanızda daha güzel bilgilerin oluşmasını sağlayabilirsiniz.
Pek çok âyette, yeryüzünü gezip dolaşıp ibret alınması gerektiği bildirilmiş ve insanlar araştırmaya teşvik edilmiştir. Bu itibarla Allah, körü körüne inanmayı değil, bilerek, tefekkür ederek ve araştırarak inanmayı emretmektedir.
İkinci hicri asırda ağırlıklı olarak vasilik, mehdilik, nübuvvet ve uluhiyyet iddiaları etrafında ortaya çıkan Muğiriyye, Mansuriyye, Ebû Müslimiyye, Mukannaiyye gibi firkalardır. Bu asırda ortaya çıkan Şii karakterli firkalar zaman zaman Muhammed el-Bakır'ın, Cafer es-Sadik'in, Musa el-Kazım'ın ve diğer imamlanın isimlerini kullanmışlardır. Ancak, henüz fiilen İmamiyye'nin imamet zincirinde yer alan isimler etrafında ciddi bir Şii farkllaşmanın mevcut olduğunu tespit edebilmek pek mümkün görünmemektedir.
Kutlu, İslam Düşünce Ekolleri Tarihi, s. 96.
Hz. Hüseyin'in hunharca şehit edilmesi Hz. Ali soyunun ismini kullanarak şahsi menfaatleri adına çıkar sağlayacak birçok kimseye fırsat doğurmuş ve zemin hazırlamış oldu. Bunlardan ilk isim, hezimetle neticelenen Tevvabûn hareketinden kurtulanlarla birlikte "Allah'ın kitabı, Resulullah'ın Sün- net'i, Ehl-i Beyt'in intikamı, zayıfları savunma ve günahkarlara karşı cihat" sloganıyla ve Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'dan doğmamış olan üçüncü oğlu Muhammed b. el-Hanefiye'nin "imamlık" ve "mehdilik"ini ileri sürerek ortaya çıkan el-Muhtar b. Ebi Ubeyd es-Sakaft (567/687)'dir. Hareketi, İslam dünyasında esaslı bir akis uyandırdığı gibi, onun ileri sürdüğü ve kullandığı mehdilik, gaib imam, rec'at ve beda' fikirleri, daha sonralan, bilhassa İmamiyye Şiasınca kısmen tadil edilerek benimsenmiş ve geliştirilmiştir.
Hicri I. asırda vuku bulan Tevvabun hareketi, Muhtar es-Sakafi isyanı ve İbn Sebe fitnesinin Şii fikirlerin teşekkülüne zemin hazırladığı kabul edilir. Tevvaban hareketi, Hz. Hüseyin'i Kufe'ye davet eden fakat yanı başlanında şehit edilmesine seyirci kalanların bu davranışlanından dolayı pişman olduklanını göstermek ve Kerbela'nın intikamını almak niyetiyle giriştikleri bir hareketir
İslam Mezhepleri Tarihi kaynaklanında bazı araştırmacıların Şiilik hareketinin kökeniyle alakalı olarak farklı görüşler ileri sürdükleri görülmektedir. Bu çerçevede Şiiliğin İran, Arap ya da Yahudi-Hristiyan asıllı olduğu şeklinde üç farklı yaklaşım dikkat çekmektedir.
Siyaseten Ali taraftarı olmakla, zaman içinde teşekkül eden Şiilik arasında bir ayrım yapılması gerekir. Hz.Ali'nin yanında yer alan sahabilerin yaşadıklan dönemde Müslümanların büyük çoğunluğu oluşturduklarını dikkate aldığımızda, erken dönem Ali taraftarlığıyla Şiilik arasında bir ilişki kurulamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bağlamda Şiiliği temel Şit fikirlerle başlatmak daha isabetli olacaktır. Şüphesiz Şiiliğin omurgası imamet görüşüne ve özellikle nass ile tayin ve masumiyet fikirlerine dayanmaktadır. Nas ile tayin, masumiyet, vasilik, mehdilik ve rec'at gibi fikirler en erken birinci asrın sonlarında ortaya çıkmıştır.