Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Geçmişimiz, Geleceğimiz

Kadeh ve Kılıç

Riane Eisler

Kadeh ve Kılıç Gönderileri

Kadeh ve Kılıç kitaplarını, Kadeh ve Kılıç sözleri ve alıntılarını, Kadeh ve Kılıç yazarlarını, Kadeh ve Kılıç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
296 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yapılan arkeolojik kazılar, tarihin ilk  çağlarında kadının toplumdaki yerinin  “ana-tanrıça” konumunda olduğunu göstermektedir.  Erkeklerin hakimiyeti ele geçirmesi ile  kadının barışçı ve eşitlikçi dünyası,  şiddet yüklü, hiyerarşik, otoriter bir dünyaya dönüşmüştür.  19. yüzyılda başlayan feminist hareketle birlikte kadın-erkek eşitliğinin yeniden düzenlenmekte olduğunu savunan Riane Eisler, her iki tarafın birbirleriyle empati kurması ile, insanlığın barış düşünün mümkün olabileceğini savunuyor. Kadınların mutlaka okuması gereken bu kitabı tavsiye ederim. "Atinada halkın seçtiği bir lider başa geçirilip demokrasiye adım atılmışsa da buna erkekler yalnız dahil edildi.   Kadınlar yine dışlandı.  Buna rağmen Diogenes,Platon vs.   gibi filozofların akademilerine kadınların da katıldıkları oldu,fakat unutulur ki Pythagoras, Socrates ve Platon gibi devrin devleri kadın öğretmenler tarafından yetiştirildi."  " Bizans imparatoru Constantin, hıristiyanlığı kabul ettikten sonra batan güneşte bir haç şekli görür.  Üstünde şunlar yazılı imiş.  (Bu işaretle galip geleceksin.  )Tarihin anlatmadığı Constantinin karısını canlı olarak haşladığı ve kendi oğlunu öldürttüğüdür.   Haçın daha sonra dünyaya yaptığı zulumler hepimizce malumdur,tefferruata girmenin burada yeri yok.  Şiddet ve zulum barış değerlerine yine üstün gelmiştir." 
Kadeh ve Kılıç
Kadeh ve KılıçRiane Eisler · Maya Kitap · 201511 okunma
Reklam
Nüfus büyümesinden kaynaklanan geleneksel sonuçlar, hastalık, açlık ve savaş olmuştur. Üreme özgürlüğüne ve kadınların eşitliğine büyük öncelik vermek, nüfus patlamasını durdurmanın tek yoludur. Fakat "kadın konularına" önceliği vermek, bugünkü sistemin sonu anlamına gelecektir. Tahakküm toplumundan ortaklık toplumuna dönüşüm anlamına gelecektir ve andokratik zihin -dünyanın günümüzdeki liderlerinin çoğunun zihni- için bu, imkansızdır.
Sayfa 181Kitabı okudu
"Cadı çılgınlığı histerik kadınların ne bir linç partisi ne de toplu intiharıydı. Onun yerine, iyi düzenlenmiş, kanuni prosedürleri takip ediyordu. Cadı avları Kilise ve Devlet tarafından başlatılan, finanse edilen ve infazların gerçekleştiği düzenli uygulamalardı." Bu eziyetler için itici güçlerden birisi de şuydu ki, on üçüncü yüzyılda monarkların ve soyluların tedavisinde, kilise tarafından eğitilen (aslında tedavi konusunda pratikte eğitim kesinlikle verilmeyen)" tıp adamları" geleneksel "bilge kadınlarla" rekabet etmeye başlamıştı. Bu kadınlar şimdi sağlığı etkileyen "büyülü güçlere" sahip olmakla suçlanıyordu. Bunlar, bu becerileri kullanarak insanlara yardım etmek ve onları tedavi etmek "suçundan" direklere bağlanarak yakılıyordu.
Sayfa 149Kitabı okudu
James ve diğer akademisyenlerin belirttiğine göre, bu Tanrıça tapınması tarihi dönemlere "Yakındoğu'da ve Grek-Roma dünyasındaki bileşik Magna Mater (Kibele) figüründe" yaşamayı sürdürmüştür. Bu dini devamlılığı, Mısır'daki İsis, Nut ve Maat; Bereketli Hilal'deki İştar, Astar ve Lilit; Yunanistan'da Demeter, Kore ve Hera; Roma'da Atargatis, Serez ve Kibele gibi ünlü tanrıçalarda görüyoruz. Daha sonra Yahudi-Hristiyan mirasında, bahçeleri Kutsal Kitap'ta yakılan Cennet'in Kraliçe'sinde, İbrani kabala geleneğinde Şekhina'da ve Katolik inancında Tanrı'nın Kutsal Annesi Bakire Meryem' de hala bunu görebiliyoruz.
Niye birbirimizin kötülüğünü istiyor ve birbirimize acı çektiriyoruz? Neden dünyamız "insanoğlunun" erkeğe - ve kadına- kepaze, insanlık dışı muamelesi ile dolu? İnsanlık kendi türüne karşı niçin bu kadar acımasız? Bizi kibarlık yerine eziyete, barış yerine savaşa, hayatta kalma yerine yıkıma kronik olarak yönlendiren ne?