Din, tarih, düşünce, kültür, sanat, edebiyat... birikimimizi gereği gibi insanî ve İslâmî bir açıdan ve elbette hakikat açısından değerlendiremiyor, birikimimize yaslanarak doğrulup geleceğe bakamıyoruz.
Bir Peygamberin, bilgenin, velinin, düşünürün, sanatçının, entelektüelin, kahramanın veya bir siyasal önderin diliyle uyarıldığını görebilmek, bireysel ve toplumsal dikkati ve uyanıklığı yaratılış dilinin sesindeki uyarıcı ahengi duyabilmeyi gerektirir.
Bir tohum gerek diyoruz. İnsanın içine düşmeli. Orada yeşermeli. Orada göğermeli. Orada başak tutmalı. Harmanı hasadı insanın içinde olmalı. İnsanın içinde savrulup içinde ambarlanmalı. İnsan ona değirmen kesilmeli. Bu değirmen bizde çağıldamalı...