Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemalizmin Esasları ve Ana Vasıfları

Kamalizm

Mehmet Şeref Aykut

Kamalizm Sözleri ve Alıntıları

Kamalizm sözleri ve alıntılarını, Kamalizm kitap alıntılarını, Kamalizm en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk genel devrimi bir rasgele işi değildir.
Kemalizm, inanca damga vurarak kalkınmış değildir. İnancı gönülleri kazanarak yaratmış ve yükselttiği için yükselmiştir. Amaçladığı gaye de ulusun kalkınma davasıdır. Bunu yürüten de hiç şaşmayan ve şaşırtmayan say duyu, selim akıldır. Bu, bir rejim işidir. Evet bir rejim işidir ki bunu kuran bir tek söz söyledi ve büyük devrim onun üzerine kuruldu: "EGEMENLIK ULUSUNDUR."
Sayfa 3 - muallim ahmet halit kitaphanesi, 1936 - pdf.
Bu uzun süren rüyanın hayra yorulmıyan yerlerini tetkik etmenin yeri burası değildir. Ancak, pek yakın bir mazinin Türkü bu kağılıyan uygunsuz işlerini kısaca gözönüne almsak Partimizin niçin laik prensibine sarıldığını ve buna çok derin bir sadakatle bağlanmış olduğunu anlamış oluruz. Çok ileri gitmiyerek yalnız Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu günden battığı güne kadar bu (yapmacık millet) içinde, o devleti kuran, yaşatan, en son bugün iftihardan göğsümüzü kabartan eserleri yaratan bir Türk milleti vardı. Bu ulus (yapmacık Osmanlı milleti) hamurunda kaynaşmış, yalnız (din ve devlet) uğruna çalışmış, çarpışmıştır. Kurulduğu günden başlıyarak düştüğü güne kadar gidişi izlenirse Türk milletinin bu devletin yıkılış ve sönüşünde hiçbir dahli olmadığı anlaşılır.
Reklam
“Kamalizm, bir dindir ki, onun en büyük ve ana sıfatlarından birisi de devrimci olmasıdır.”
Sayfa 15
Türk yaşamayı seven, yaşamak dinine tapan bir ulustur. Ona verilen yabancı oydamlar, binlerce yıldır gülmeği, eğlenceyi, yaşamak zevkini unutturmağa çalışan kalın softalık, kötü bir durum yaratmıştı. Güzelliğe tapan Türk; bütün güzelliğe karşı taşıdığı duygunun küllendiğini görmüştü. Halbuki Türk güzelliklerin âşıkıdır.
...Parti, ulusçuluğu bu yolda kurmakla beraber eskinin onu yeşil küf kokan kara selviler altında çöreklenmiş dinsel durdurucu kurallardan arıtarak ona tam bir yaşayış görüşü vermiş, ancak ulusçuluğu dar bir çerçeve içine de sokarak işi kötü bir (benseverliğe) düşürmemiştir.
...Kamâlizm dininin devletçiliği şu cümlede toplanıyor:...
Reklam
Arap kültürü Türkün bütün gövdesini ve ruhi hayatını, her yerini sarmış, ulusal duygusunu söndürmeğe savaşmış, Türkü kendisine benzeterek Türklüğünü unutturmak için herşeyi yapmıştır. İnan ve duygularını İslamlaştırırken zihin ve kanaatlerini de Araplaştırmaktan vazgeçmemiştir. Arabın yardımına, Acem dili de koşmuştur. Türkçe bu (1300) yıl süren saldırışlar ortasında çalkana çalkana bütün gövdesi kanlar içinde paramparça olarak ancak bugüne, kurtuluş gününk, Atatürkün yaratıcı ve kurtarıcı eline erişebilmiştir.
Allah azze ve celle ye sığınırız
Kamalizm, bir dindir ki, onun en büyük ve ana sıfatlarından birisi de devrimci olmasıdır.”[1] “Kamalizm Dini’nin devletçiliği.”[2] “Kamalizm ise, tam bir erişliğin bütün istediklerini toplayarak ulusu amacına yönleten bir din olmasına göre ne savsacı bir siyasa, ne oportun gündelik bir yönetge gütmez ve güttürmez.”[3] “Biz, Kamalizm’in inanlı tapkanları (tapıcıları veya müminleri demek istiyor galiba.), şunu çok iyi anlamak kadar inanmak gerekliğini gönlümüzde taşımalıyız ki Türk tarihini Atatürk’e gelinceye kadar kimse içinden eleyerek onun büyük ulusa yüksek bir terbiye kaynağı olduğunu anlayamamıştır.”[4]
... Bu sebepledir ki, onu Kamalizm dininin hiç şaşmıyan, şaşırmıyan orunçlu ve coşkun tapkanı yapmak, ona bu kudsal, ulusal ve kurtarıcı dini olanca derinliği ve inceliği ile oydamlamak ister.. tâ ki, Kamalizm dinine inanı artsın. İşte disiplin altında gençlik böyle olacaktır. Parti bunu amaçlamış, hazırlamıştır.
Cümhuriyetçi yurttaş yetiştirmek Partinin hiç savsamıyacağı en birinci ödevidir ki işte bunu açıkça söylüyor. Öğretim ile eğitim, demek isterim ki okutmakla öğretmek ve yükseltmek başka başka şeylerdir. Bu sebeple Parti bütün yurttaşları kuvvetli cümhuriyetçi olarak yetiştirmek ödevini üzerine almış ve ulusçu, halkçı, devletçi, lâyik ve devrimci yurttaş yetiştirecek bir öğretim yolu bulmuştur. Bunu yalnız ilk ve orta, yüksek derecelerden birine bağlamamıştır. Bütün kültür kuvvetlerini ne derecede olursa olsun bu düstura bağlamıştır.
Reklam
...En son karşısına Araplar çıkmıştır. Türkün dönüm yeri işte budur: Arap ulusu ile çarpışmağa başladığı gündür. Türkün (1300) yıl başka ulusların menfaatine çalışması da buradan başlar. İşte ondan sonra Türkün kara alın yazısı çok değişmiştir. Türk Araplara mahkûm olmak suretile Islam olmuş değildir. Binbir hile kuran Emevi kumandanları Türkleri kahramanca yenemiyeceklerini anlamışlardır. Kan gövdeyi götürmüştür. Araplar türlü hile ve Emevilere has deklerle Türkler arasına fesad, bozut yaparak Türkleri boyunduruk altına almak istemişlerdir. Lakin Türk hiç durmadan Arapla çarpışmıştır. Bayındırlık içinde yükselen Türk şehirlerini Araplar yıkıklığa çevirmişler, verimli yeşil tarlalar baştanbaşa bozulmuş, bahçeler, yollar yıkılmış yok olmuştur. Türk yine kafa tutmuş, Arabın mızrağıma boyun eğmemiştir. Türkün ulusal heyecanı çok derindir, çok kuvvetlidir. Halbuki Arabı tutuşturacak kadar vaadler dolu İslam dini tam Araba yakışan bir dindir. Çöller beyin kavuran ateşleri ortasında tasavvur edilen yeşil bahçeler, her yanından sular fışkıran, çaylar akan uçmak hayalleri, cennet tasavvurları Arabı tutuşturmağa yetişiyordu. Bunun için Arap kızgın çöller ortasında cennetin yeşilliklerini düşünerek yürüyordu. Türk ise İlahiyatsız olduğu için bunları düşünmedi. Arap çarpışmadan vaz geçmedi.. Ta kendisi son sözü söyledi: İslam ümmetine hâkim olduğu zaman, işte artık İslam olmuştu.
...Örnek olarak gösterebiliriz ki medreseler artık yaşıyan bilgileri öğreten bir kurum değildi. Türk sosyetesine kara düşünceli, geçmişin işe yaramaz an'anelerine sarılmış şaşkın asalaklar yetiştiren çürümüş şeylerdi. Yıkılıp gidince artık onlardan bir iz kalmamıştır. Ve kalamazdı. Zira yaşamak ışığı sönmüştü. Arap harfleri, kadm örtüleri, kadının eşitsizliği gibi devrimler de hep böyledir. Onlar arıtma işleridir ki, hakikat yerini bulunca bu igri büğrü, saçmasapan, kurulmasındaki maksadı yitirmiş şeyler ortadan bir daha gelmemek üzere çekilip gitti. Dil devrimi asla böyle değildir. Oyaşıyan varlık, Türk ulusunun kendisi, özüdür ki işte hergün biraz daha içimizden doğarak içimize giriyor, dirilerek bizi diriltiyor.
(Din âlimlerinin, fakihlerin hokkalarındaki mürekkepler, şehitlerin kanlarından daha kutsal, daha mübarektir) diyen ve zalim, kan içen sultanların her yaptığı delilikleri, çılgınlıkları, Tanrı işi, mucize, keramet, ilham eseri sayan, padişahları Tanrı kuvveti gösteren bu softalar, bu din uluları, Türkün anlamadığı bir dil ile yazılmış kitaplardan hükümler çıkararak, halka yuttura yuttura bu güzel yurdu, bu uçmakları imrendiren vatanı baykuş yuvasına çevirmişlerdir.
192 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.