Kitabın işlediği konuyu sevdim evet ama açıkçası bir sahne dışında duygu bana geçmedi. Bilmiyorum belki de sorun bendedir ama yaşanan rastlantılar, rüyalar, hatta çiçek satan teyzenin standında yazan yazı bile edebi bu durum o kadar rahatsız edici ki anlatamam. Bir türlü duyguya giremiyorsun. Herkes bir edebiyatçı kesilmiş ki sormayın gitsin. Bir nebze olsa belki tamam amenna diyeceğim ama öyle böyle değil. Örnek vermem gerekirse babasına yeni doğan kızını getiren ebe, romanda görmüş hoşuna gitmiş bi paragraf. Sonra gitmiş koskoca paragrafı ezberlemiş. Bebeği babasına verirken onu okuyor. Teyzem yeri mi onu okumanın ver de bebeği babasına bi görsün çocuğunu adamcağız. Ne gerek var yani edebiyat yapıcam diye baba kızın arasına girmeye. Gerçek hayatta böyle insanların olduğunu düşünmüyorum.
Kitapta sevmediğim bir nokta da karakterimiz tam bir konu hakkında düşünüyor pat o konu hakkında bir mesaj geliyor. Kimi zaman bir radyodaki sohbet programı, kimi Zaman bir şarkı sözü, kimi zaman açık kitap sayfasında yazanlar aracılığıyla. Bu kadar da tesadüf bilemiyorum yaaani. Ya bunlar çok temiz kalpli, ya da yazarcığımız karakterlerimize biraz torpil geçiyor, olayları gözlerine gözlerine sokuyor.
Böyle uzun uzun anlatıp da beğenmedim kötüydü de diyemeyeceğim. Sadece dediğim gibi benim fazla edebi cümlelerle, uzun uzun Ferhat'la Şirin, Aslı'yla Kerem'in aşkı edasıyla anlatılan aşk romanlarıyla aram yok. Ama siz seviyorsanız okuyup beğeneceğiniz bir kitap olabilir.