Karatay Diyeti’nin önerilerini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Sızma zeytinyağlı her türlü sebze yemeği yenebilir. Bakla, kabak kalye, kuru ve yaş fasulye gibi...
2. Bir tabak kıymalı taze veya kuru sebze yemeği yenebilir.
3. Yemekler ile ekmek, pirinç pilavı ve makarna yenilmeyecek!
4. Yoğurt ve salatalara her türlü taze maydanoz,
Bugünün çocukları modern yaşam ve teknolojik kolaylıklardan yana avantajlı görünse de ‘doğal yaşam’ yönünden kayıp bir nesil olarak değerlendirilebilir.
Margarinler, sıvı bitkisel yağların yani bol miktarda Omega-6 içeren yağların fabrikalarda birçok aşamadan geçirilerek, katı ya da yarı katı hale dönüştürülmeleri sonucu üretilmektedir. Bu işlemler sırasında rafine edilerek faydalı öz yağlarından (Omega-3) arındırılırlar. Rafine sıvı yağlar da bu nedenle sağlıklı değildirler. Ayrıca sıvı yağların kokuları giderilsin diye ek kimyasallar eklenir, katılaştırmak için de batı ülkelerinde domuz yağı, bizim ülkemizde de kuyruk yağı ya da daha ucuz hayvansal katı yağlar ilave edilir. Çoklu doymamış oldukları ve çok çabuk bozulabildikleri için, yüksek ısı ve yüksek basınç altında (nikel ve kadmiyum iyonları eşliğinde) hidrojen iyonu pompalanarak (hidrojenizasyon işlemi) katı ya da yarı katı, trans yağ içeren, bozuk yağlar haline dönüştürülürler. Ayrıca renkleri de göze hoş gelsin diye bazı kimyasallar kullanılarak ağartılırlar. Sonuç olarak, bütün margarin türleri, trans yağ içerdikleri için sağlığa zararlıdır. Çünkü trans yağ içermeyen margarin üretmek mümkün değildir. Bu bağlamda tekli doymamış olduklarından dolayı ısıya dayanıklı olan doğal tereyağı, sızma zeytinyağı ve fındık yağı her zaman daha sağlıklıdır.
Fabrikalarda büyük miktarlarda üretilen bütün yiyecekler, uzun süre
bozulmadan kalabilmeleri için çeşitli işlemlere tabii tutulurlar. Bu tür gıdalar, raf
ömürleri uzatılmak amacı ile doğal olan faydalı liflerinden, yağlarından ve vit-
aminlerinden endüstriyel işlemlerle arındırılır, böylece kısa sürede bozulmaları
önlenmiş olur.
Özgün maddeleri yok edilen yiyeceklere daha sonra damak tadını sağlama
amacı ile çeşitli suni tatlandırıcılar, gıda katkı maddeleri ve gıda boyaları eklenir.
Bu işlemleri görmüş yiyecekler ağıza alındığı anda (ağzımızdan emilerek), hızlı
bir şekilde kan şekerimizi yükseltirler. Ayrıca lifleri (posaları) yok edilmiş
olduğundan, hazmedilmeleri hızlanmış ve kolaylaşmıştır. Mideden çabucak
geçerek incebağırsağa ulaşırlar. Uzun bir tüp şeklinde olan incebağırsağın
başlangıç bölümünden de hemen hazmedilirler ve bağırsağın son bölümüne
kadar bile ulaşamazlar. Mide ve bağırsaklar kısa süre içinde boşalır.
Bir kutu kola içtiğimiz zaman vücudumuzda ne gibi değişiklikler mey-
dana geldiği bilimsel olarak incelenmiş ve şu sonuçlar elde edilmiştir:
• İlk 10 dakikada, kana hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal gün-
lük dozun 100 katı kadardır. Bulantı olmamasının nedeni, içinde bulunan 'fos-
forik asittir'.
• İlk 20 dakikada, kan şekeri aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreastan
aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak
depolanmaya başlar.
• 40 dakika içinde kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir,
karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
45 dakika içinde beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin
etkisine benzer bir etki meydana gelir).
• 60 dakika içinde ani açlık hissi oluşur.
• Kolaya ve tatlılara saldırılır.
• Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücu-
dun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir.
• Şişmanlık başlamıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.
Suni (yapay) tatlandırıcıların kilo aldırarak, şeker hastalığına neden olduğu
bilimsel olarak gösterilmiştir.
• Ambalajında 'diyet' yazan bütün yiyecek ve içecekler.