Anlatım açısından bakmak gerekirse pek beğenmedim. Zira ben uzun betimlemelerden çok, akıcı kitapları seven biri olarak, anlatımı fazlasıyla karışık ve ayrıntılı buldum. Ancak bu tür anlatımlardan hoşlananlar için rahatlıkla okunulabilir bir kitap.
Olayların hepsi bir kasabada geçiyordu. Ancak kasaba sıcaklığını hissettiren bir kitaptan ziyade tam tersi bunaltıcı bir ambiyans vardı. Kitabın başından sonuna kadar hep kasvetli bir hava içerisindeyim. Kitapta geçen mekandan öyle nefret ettim ki karakterler yerine benim kaçasım geldi.
Bunların dışında kitapta çok net mesajlarda vardı. Karakterlerin dramı defalarca kez bana hayatın gerçeklerini hatırlatırken, kitaptan kafamı kaldırıp derin bir soluk almayı da eksik etmemiştim. Kaybolan, ziyan edilen ve geç kalınmış bir sürü hayat vardı. Okurken Bunların acısını kendi yüreğimde hissetmeme sebep olan bir kitaptı.
Karakterlerden bahsedersek; bana kalırsa ön planda olan karakterler: Hamdi'nin dedesi, Hasan ve Kevser. Hele ki Kevser, gücüne hayran kaldığım ve acısını en derinime hissettiğim bir karakterdi.
Kitabın bir özelliği de karakterlerin fazlalığıdıydı ve kitabı okurken her yaştan insanın acısına şahit oldum.
Kitabın sonunu ise pek anlayamadım. Ne olduğu belirsiz bir an gibiydi.