Gruen, Kendine İhanet kitabında iktidara odaklanan bir toplumda bireyin özerk olma sorununa odaklanmakta. Bu bağlamda, anlattığı çoğu şeyi günümüz toplumlarında gözlemlemek mümkün. Otonom bir benlik olmaksızın iktidara uymak, hiyerarşik baskıcı bir toplumda aklı başında olarak kabul edilen bir delilik biçimi geliştirmek olarak yorumlanabilir.
Kitap temelinde, anarşiyi ya da toplumu değiştirmeyi ele almıyor. Kitap aslında, bireyin özgün olmayan bir dünyada özgün olabilmeleri için toplum sorununu kendi içlerinde çözmesine odaklanıyor.
Gruen, özellikle çocukluktan yola çıkarak verdiği örnek ve vakalarda, bireylerin uyum sağlamaya ilişkin baskılanmasının çocukluktan başlayan bir durum olduğunu ortaya koyuyor. Özerlik kaybı meselesi, kitap boyunca Gruen tarafından bireysel ve toplumsal düzeyde oluşan yıkıcılık ve insanların kendilerini orijinal benlikleriyle nasıl uzlaştırabileceğine yönelik yöntemle ilişkilendiriliyor.
Gruen'in özerlikten uzak olan insanları tanımlamasında en güzel noktalardan birisi, bu tür bireylerin ideolojik, politik ve dini liderlere sarılması, algılanan güçleri ve genellikle felaketle sonuçlanan kişisel sorumluluk duyguları için bu tür liderlere hayranlık duymaları olarak nitelendirmesi.
Gruen'in kendimize dönüp bakmamızı vurguladığı Kendine İhanet kitabı, insanı durup kendini düşünmesi konusunda muazzam bir eser.