Söylenmeler

Kim Bulmuş Ki Yerini

Özkan Gözel

Kim Bulmuş Ki Yerini Gönderileri

Kim Bulmuş Ki Yerini kitaplarını, Kim Bulmuş Ki Yerini sözleri ve alıntılarını, Kim Bulmuş Ki Yerini yazarlarını, Kim Bulmuş Ki Yerini yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Değil mi ki öz özler ötekini, ötekine kaynar kanı, yalıtıklık sürgünüdür özün, öznenin. Öz kanar çünkü kendibeslek değil. Öz başkayı öz-leyerek kend'olur. Sosyallik içre ötekidir özün özlediği. O ancak ötekiyle hemhâlliği içre kendisidir.
"Biliyor musun ömrün ipucu, püf noktası, iz ve alamet aramakla geçecek, kısacası mucize beklentisiyle. Bir gün adam olurum umuduyla geçecek ömrün. Mantık merakın da beklentilerine bir eklenti olarak kırık hayaller arşivinde alacak yerini."
Kim Bulmuş Ki Yerini
Kim Bulmuş Ki Yerini
Reklam
“Meğerki neymiş,” demiş hevesi kursağında kalan, “ah ne aymazım ben, yine görmüşüm bedenin rüyasını.” Hayreti hüznüne baskın, ruh devam etmiş: “Meğer o da hep beni görürmüş rüyasında. Meğer aynı kumaştanmışız ha! Demek, ben ancak onun rüyasında kanat çırpmaktaymışım, vay canına! Bedenin rüyasıymışım ben! Can kafesinde mahpusum yine, o uyanınca.”
Ölümden değil, yaşamdan yana olmak. Bir ağaç dikmek, bahçeyi çapalamak, ayrıksı otlardan arındırmak, toprağı karıştırmak, havalandırmak, tazelemek. Güneşte yanıp gölgede serinlemek, Bir ağaç altı bulup orada gölgelenmek. Ve kısa bir öğle uykusu: derin ama kısa; ve dinlendirici. Uyandın. Dinlenmişsin. Bir bardak çay, demli. Hafif bir esinti. Tekrar koyul çapalamaya, çabalamaya. “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!””* Güneş çekiliyor. Akşam. Evine dön. Kapıyı kapa, rüzgâr dışarıda kalsın. Umut ve dua: Güneş yarın yeniden doğsun. Güneş doğsun ve manasızlığı boğsun. Çapalanan topraktan bir mana filiz versin. Bir sürgün göğe doğru yükselsin, ağır ağır, ama güvenle... Çabamız bir şeye değsin, değsin ve bir değişimi başlatsın ve bir değer yaratsın. Bir değeri olsun çabamızın. Çabaladığımıza değsin. Toprağa karışan çabamız bir sürgün versin. Bir fidan olsun bu sürgün, bir ağaç, bir orman. Bir orman, kayrana açılan. Güneş şavkısın bu kayranda. Ve biz kayrana karışalım. Parça olalım, bir şeyin parçası.
Sabah sabah bir bardak çay, demli / Üzerimde uykunun sersemliği. Çayla “merhaba” de sabaha, o seni anlar. Karıştır çayını sabaha karşı, ağır ağır tütsün dumanı. Kekre-hoş tadı çayın, damağında: “Karıştır çayını zaman erisin / Köpük köpük, duman duman erisin.” Sabahlar çayla keyfolunur. Yudum yudum keyfe çayla gelinir sabah sabah. Çayla sabah -tadı öyle çıkar zamanın. Köpük köpük böyle çıkar mahmurluğu gecenin, karıştırıp çayını püskürtürsün böylece gece artıklarını. Yudum yudum, köpük köpük, nefes nefes çek gündüzü kendine, çek onu bir solukta ağır ağır içine. Selametle geceyi, ayaküstü el sıkışıp ve güne merhaba de sıkıca boynuna sarılıp. Güfte belli, beste sana kalmış: Dün dünle gitti cancağızım / Bugün yeni şeyler yapmak lazım.” En nahâru hayrun min en-nevm.
Sabah. Yine, yeniden sabah! Yeni bir sabah bir yenilikle mi gelir bize? Sabahın tazeliği tazeler mi bizi? Umalım ki öyle olsun. Umalım ki yeni bir gün bize yenilenme imkânını da getirsin. Gün, tazeliğini bize açsın; döksün kucağındaki taşları önümüze, bize muştusunu taşısın. Sanalım ki dün dünle hepten gitti, bugün, henüz ağarmakta olan gün, tüm yenileyiciliğiyle bekliyor kapımızda! Aman kovmayalım elin garibini. Zinhar, yoksa gelmez bir daha geri! Alamıyorsak bile onu içeri, sıkıştırıp eline üç beş kuruş, gönlünü hoş edelim bari.
Reklam
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.