Rahmetli babası ona yazlık bir takım elbise almış, onunla Ankara'nın gri buz gibi soğuğunda Fakülte'ye gidip geliyordu. Burası Antakya gibi değildi. İnsanlar kazaklar, kabanlar giyiyor; eldivenler takıyorlardı. Bir gün gençliğin verdiği asilik ve gururla abidi ve babasına bir mektup yazdı:
"Siz benim bu Ankara'nın buz gibi, insanın içini titreten soğuğunda nasıl üşüdüğümü, donduğumu, aç kaldığımı biliyor musunuz?"
Çok geçmeden abisi ona mektubunda hayatı boyunca unutamayacağı hayat dersini verdi.
"Sen de benim sana harçlık göndermek için evlilik yüzüğümü sattığımı biliyor musun?"
Umudun, umutsuzluğun, acının, aşkın ve sevginin anlatıldığı bu öykü kitabında kendi hayatınızdan bir kesit mutlaka bulacaksınız...