Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Korkunç Yıllar

Cengiz Dağcı

Korkunç Yıllar Sözleri ve Alıntıları

Korkunç Yıllar sözleri ve alıntılarını, Korkunç Yıllar kitap alıntılarını, Korkunç Yıllar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- Ölümden korkar mısın, dedim! - Ölümden mi? - Korkar mısın? - Ha! İnsan, ömründe bir defa doğar, bir defa ölür! Ha şimdi, ha sonra. Ne fark var?
İnsan, ömründe bir defa doğar, bir defa ölür! Ha şimdi, ha sonra. Ne fark var?
Reklam
Ruhunuz Şad olsun. Ah Süleyman...
Yaralıyı bırakıp sandıklara doğru gidiyorum. İki sandığın arasından, çizmeli iki ayak çıkıyor. Yaklaşıyorum. Şimdi çizmelerin subay çizmesi olduğunu iyice görüyorum. Göğsümün içinde yüreğim tokmak gibi vuruyor. Süleyman mı? Sandıkları deviriyorum. İki sandığın arasında, yere yüzükoyun kapanmış, başı kan içinde yatıyor. Süleyman'ın cesedinden sekiz on adım ötede, yan yana dizilmiş gibi yatan sekiz ölü daha var. Onların yanına gidiyorum. Ey, hayatta kalan ve şimdi, "evlâdım nerede?" diye ağlayan ana babalar! Bu satırları yazan elle o gün, o güzel yüzlü evlatlarımızın gözlerini kapadım. İşte Akmescitli Hasan, Duvanköylü Mehmet, Üskütlü Kerim'le Zeki, Özenbaşlı Halil, Yaltalı Hüsnü, Halit, Bekir; Gözleveli Osman...
Biz bunlara bakıp korkmamalıyız. Düşmanlarımız korksun. Hem de nasıl korkuyorlar. Korkularından bize bu zulümleri yapıyorlar. Korkmasaydılar yapmazdılar. Yüz elli yıldır bizi tüketmeğe uğraşıyorlar. Yüz elli yıl! İşte bu yurtta bir avuç Tatar kaldık. Bizi büsbütün yok etmedikçe içleri rahatlamıyacak. Biz mahvolduktan sonra bile, bu sefer ruhumuzun önünde titreyecekler. İyi bak bu yıkıntılara!.. Sen benim evlâdım olmakla beraber, bu toprağın, bu yıkıntıların bir parçasısın... Seni bu toprak doğurdu, bu toprak besledi. Bil ki yalnız değilsin. Büyük bir milletin zengin geçmişi ve parlak geleceği seninle beraber. Bahçesaray'dan Kaşgar'a vatana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz. Biz Türk-Tatarız. Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkırt, her Kırgız, her Kazak'ın, Kırgız'ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma...
- Şu gazetelere bak. Senin dilin, benim dilim. Atalarımızın, dedelerimizin dili. Bir milletin varlığı, dili ve yurdu ile belli olur, öyle mi? Yüz elli yıldır, eski, Çarlık idaresi, bizi cennet yurdumuzdan sürdü, astı, kesti. Bugünkü kızıl Rus idaresi de, şuracıkta bir avuç Tatar'ın canlı dilini kesiyor...
Sayfa 50 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Hayatı olduğu gibi kabul et, diyor. Ben de hayatı olduğu gibi kabul etmek istiyorum."
Reklam
Bir millet düşman kamçısı altında "Vatan! Vatan" diye inliyerek mahvoluyor.
Sayfa 117 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Biz bunlara bakıp korkmamalıyız. Düşmanlarımız korksun. Hem de nasıl korkuyorlar. Korkularından bize bu zulümleri yapıyorlar Korkmasaydılar yapmazdılar. Yüz elli yıldır bizi tüketmeğe uğraşıyorlar. Yüz elli yıl! İşte bu yurtta bir avuç Tatar kaldık. Bizi büsbütün yok etmedikçe içleri rahatlamıyacak. Biz mahvolduktan sonra bile, bu sefer ruhumuzun önünde titreyecekler. İyi bak bu yıkıntılara!.. Sen benim evlâdım olmakla beraber, bu toprağın, bu yıkıntıların bir parçasısın... Seni bu toprak doğurdu, bu toprak besledi. Bil ki yalnız değilsin. Büyük bir milletin zengin geçmişi ve parlak geleceği seninle beraber. Bahçesaray'dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz. Biz Türk-Tatarız. Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkırt, her Kırgız, her Kazak'ın, Kırgız’ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma...
Yanımda, bana ana dilimle seslenecek birinin bulunmasını öyle istiyorum ki!
Sayfa 101 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Mahvoluyoruz biz... Mahvoluyoruz, mahvoluyoruz..."
Reklam
Yahudiler temizlenmedikçe dünya rahat etmeyecek, insanlığın en büyük düşmanı yahudiler..
Bu sayfa...
Bu akşam, şimdiye kadar yazdıklarımı okuyorum da düşünüyorum: Kimin için yazıyorum? Bunları kim merak edecek? Hiç kimse! Hiç kimse bunları okumayacak. Kimse bu yazıları merak etmiyecek; bunu iyi biliyorum. Yazar değilim. Yazılarımda kimseyi alâkadar etmiyecek bir hakikat var. O hakikat, yalnız benim içimde. Ölmüş kahramanların heykellerini ölüler değil, yaşayanlar yükseltirler. Onların ruhlarını içimden çıkarıp bir heykel haline getirmek için ben hayatta kalmalıyım. Onlar arkalarında güzel izler bırakıp gittiler. Ben bugün hayattan kopmuşum. Onların izlerinden, kendimden, insanlardan, dünyadan korkuyorum. Ben yaşamıyorum: yaşamak için savaşıyorum. Önümde yalnız karanlık ve korku var. Ben ilerleyemiyorum. Önümdeki hayatı göremediğimden, daima geriye bakıyorum. Belki bana yardıma gelir. Belki bana kim olduğumu söyler, ileriki hayatın sırlarını açıklar; belki bir gün geçmişim gelir de beni o yılların kanlı faciaları arasından geçirdiği gibi, bugün de zayıf, düşkün vücudumu ve ruhumu, önümdeki kara günlerden atlatarak selâmete ulaştırır. Ya gelmezse... Bugün hayattan kaçtığım gibi "Hatıralar"dan da kaçmağa başlarsam... Doktor, konuşmalarımızın sana yardımı dokunur, bir gün korkularını unutursun, diyor. Fakat beni şimdiye kadar yaşatan doktor değil, hâtıralarımdı sanırım. Bunu doktora söylemiyorum...
Sayfa 39 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"hamle kafirindir, ilk önce sen gel."
ruslarla konuşmayın, kavgaya siz başlamayın, ama baraka1ara girip insan kaçırmak istiyecek, ya da kızlarımıza dokunacak olurlarsa, gebertin köpekleri diye emir verdi.
Şimdi, Azerbaycanlıya ne olacaktı? Daha hâlâ iki Alman arasında bir kahraman heykeli gibi dimdik duruyordu. Derken, Almanlar, Azerbaycanlının omuzlarından tuttular. Çukura götürüp öldürecekler galiba. Hayır, arkasında bağlı duran ellerini çözdüler. Ne olacak?... Pence- renin yanındaki domuz yüzlü Alman kalkıp Azerbaycanlının yanına gitti. Elinde bir zincire bağlı anahtar vardı. Adamcağızı, zindana kapıyacaklardı galiba. Ellerini çözdüler; sonra gene de iki bileğinden iki uzun iple bağladılar. Niçin?... Ne yapıyorlar?... Anlıyamıyordum. Azerbaycanlı hâlâ o korkusuz bakışlarla bakıyordu. Askerlerin bir masaya çıkıp bileklerinden bağlanmış iplerin ucunu tavandaki halkalara geçirdikleri vakit, maksatlarını anladım. Domuz yüzlü Alman, Azerbaycanlının yanında, onun imanla dolu gözlerine bakarak, elindeki anahtarları sallıyordu.
Sayfa 223Kitabı okudu
Ölmüş kahramanların heykellerini ölüler değil yaşayanlar yükseltirler.
Sayfa 39 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.