Böylece, Müslüman toplumlarda, "hükümdarın icraatlarında mutlaka ilahi bir hikmet arama", "yaptıklarını fitne endişesiyle eleştirmeme", hatta "adaletsizliği bile kaderin tecellisi olarak hesap gününe bırakma" gibi anlayışlar, esas olarak ulema-hükümdar işbirliğinin oluşturduğu bu "iktidar teolojisi"nin eseri olarak ortaya çıkmıştır.