Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Lisey'in Hikayesi
Stephen KingLisey'in Hikayesi Yorumları ve İncelemeleri
Lisey'in Hikayesi yorumları ve incelemelerini, Lisey'in Hikayesi kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Lisey'in Hikayesi puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.510 üzerinden
King'in kitaplarını okumak her zaman biraz zordur. Gerek olayları uzatmasıyla gerek konu akışının karmaşıklığıyla. Fakat kendine has öyle bir kalemi vardır ki kitabı bir çırpıda bitirmenizi sağlar.
Bu kitaba gelecek olursak konusu gayet ilginç. Kahramanlarımızdan Lisey ve Scott 25 yıl süren derin bir aşkla birbirine bağlıdır. Kitap Scott'un ölümünden sonrasını anlatıyor. Arada flashbacklerle geriye dönüp anılarını okuyoruz. Scott başarılı bir yazardır ancak geçmişte yaşadıkları yakasını bırakmaz. Ölümünden sonra da basılmamış eserlerini okumak isteyenler Lisey'i rahat bırakmaz.
Çok detay vermek istemiyorum fakat şunu söylemeliyim ki bu kitap beni reading slump dönemine sürükledi. Başlayalı neredeyse 2 hafta oldu fakat henüz 200 sayfa okuyabildim. Şu anlık daha fazla zorlamadan yarım bırakmak istiyorum ama bir şeyi de belirtmek istiyorum bence kitap kendini okutturmuyor. Üzerine düşmeniz gerekli ve ayrıca ara vermeden okumalısınız. Yazardan şüphem yok kitap sonlara doğru toparlanıp güzel bir sona varıyordur ama dediğim gibi ben okuyamadım.
Lisey’in Hikâyesi, birbirine tutku dolu bir aşk ile bağlı olan iki insanın, Scott ve Lisey’in Hikâyesi aslında..
Scott zamanının çok ünlü bir yazarıdır ve tutkuyla bağlı olduğu eşi Lisey ile güzel bir evlilikleri vardır. Fakat Scott’ın bir konuşma için gittiği Nashville şehrinde uğradığı bir saldırı sonucunda mükemmele yakın olan hayatları
Aşk iki kişilik delilikse, bunu da en güzel Stephen King anlatırdı.
Kitabı okuduğum tüm süre boyunca Scott la King arasında benzerlik kurmaya çalıştım. Lisey in dilinden geçmişinden Scott u dinlediğimiz gibi eşinden King i dinlemek isterdim. Dahi mi kaçık mı olduğuna karar verilemeyen yazarımız Scott korkunç kabuslarından hayal dünyasından kaçınmak isterken sevdiği kadına sığınırken akıl almaz deliliğine, masal ülkesine, korkunç yaratıklarına onu da davet etmiştir aslında.
Bu kitap alıştığımız King romanlarının biraz dışında kalsa da kendisine has kalemiyle her satırda ben buradayım demeyi başarıyor. Gerçeklikten kopmayı reddeden zihnime başka ihtimaller de var dedirten içimi ürperten tek yazar sanırım. Sahi bu kdr inanarak yazmasa bu kdr ikna edici olabilir miydi? Ya da delilik bulaşıcı olabilir mi?
Okurken en zorlandığım, en yorucu ve en sıkıcı Stephen King kitabıydı. Şimdiki zaman, sürekli geçmişe giden bölümler arasında sıkışıp kalmış. Zamana dayalı olarak aktarılsa, belki çok daha keyifli bir eser olurdu.
Stephen King’e ergenliğimden beri hayranım. Her kitabını tek solukta korkarak, tiksinerek ya da gerilerek okumuşumdur, okuduğum her kelimeyi hissetmemi sağlamıştır. Her yanıyla muhteşem kitaplar yazar bazen kendi hayatından da bir şeyler koyduğunu düşünürüm.
Ancak bu kitap… BERBATTI. ay çok özür dilerim ama okurken bit artık dedim ve hiç yapmadığım bir şey yaptım. Satır atlamadım resmen sayfa atladım. Sonunu merak dahi etmedim.
Karışıktı hikaye. Bir anda Lisey i okuyorsunuz bir anda Scott bir anda geçmiş bir anda gelecek. Gereksiz bir olay örgüsü içersinde fazlaca dönemeç yapılmış gibiydi.
Onu da geçtim ana karakter ve scott sürekli bir şeylere farklı isimler veriyor, kısaltmalar kullanıyor. Bazen bu kısaltmaları unutuyorsunuz ve eee neydi bu deyip kafa yoruyorsunuz. Zaten yeterince karışık olan akışı daha da zorlaştırmış yazar.
Keyif almadım. Zorla bitirdim. Ve çok üzüldüm. Eskiden gözüm kapalı S. King romanı alırdım şimdi iyice okumam araştırmam lazım. Zira kitap fiyatları har vurulup harman savrulacak düzeyde değil.
Bence kesinlikle okunması lazım denecek bir kitap değil sakın haaa okumayın denecek bir kitap da değil. Ama gerek de yok yani.
Bu kitabı Bir Aşk Hikayesi adıyla yayımlandığı yıl alıp 70 sayfa okuyup sonra devam ederim diye bırakmıştım. Bu kez yeni adı ve yeni baskısıyla denedim 54 sayfa anca idare edebildim. Uykusuzluk'ta da böyle olmuştu. King'in Richard Bachman müstear adıyla yazdığı berbat romanlar vardır. Bu da onlardan biri. Tek fark bu kez kendi adıyla yazmış olması. Uykusuzluk için aynı paralelliği kuramam mesela. O bir King başarısızlığıydı. Lisey'in Hikayesi ise bir çeşit Bachman tipi başarısızlık. Ateş Yolu gibi. Kingseverler ne demek istediğimi anlamıştır. Yalnız şunu da ilave etmeliyim: Bazı okurlar bu romana bayılabilir. King'in ilk ve son kez denediği anlatı biçimi bir şekilde hoşuna gidebilecek okurlar biliyorum, onlara denk gelirse ne ala.
Lisey'in uzun hikayesi
Stephen King'in kitapları her zaman bir parça okuması zordur. Uzun detaylı anlatımlarla tüm olay örgülerine ve duygu durumlarına hakim oluruz. Kitabın tam uygun yerlerinde ara ara heyecan başlar ve kitabı nasıl bitirdigimizi bilemeyiz. Bu kitapta o heyecan patlamaları maalesef ki çok az ve kitabın sonlarına doğruydu. Tam olaylar başlıyor dediğim noktada kitap sonlandı. Asıl hikayeye uzaktan bir bakmış gibiyim. En başında merak ettirmek için verilen uzun upuzun geri dönütler hikayenin ne olduğunu bilmediğimiz için zaman zaman akıcı olsa da genel olarak bitirmesi zor kısımların olduğunu söylemek gerekir. Okumanızın çok gerekli olduğu bir eser olamamış maalesef.
Stephen King, galiba en çok eserini okuduğum yazar ve iyi ki de öyle, iyi ki de deli gibi yazıyor, iyi ki de kitapları satılıyor ve ben iyi ki de bolca okuyabiliyorumBundan dolayı, kendimi çok şanslı hissediyorum
Lisey’in Hikayesi, yine Maine eyaletinde, King’in efsane evreni olan “Castle Rock” kasabasında geçen bir korku-gerilim romanı. Tanınmış ve çok sevilen romanların yazarı Scott Landon’ın ölümünün ardından, onu çok seven ve bir türlü yastan çıkamayan karısı Lisey’in hikayesini anlatıyor. Lisey bir taraftan, Scott’un ölümünden sonra, basılmamış kitaplarının peşine düşen açgözlü ve deli adamlarla uğraşırken; bir taraftan deli ablası Amanda ile uğraşıyor ve bu arada da sürekli olarak kocasıyla yaşadıkları sevgi ve bağlılık ve korku/gerilim dolu anılara yolculuk yapıyor. Scott’un, Lisey’le ilişkisinde ve ona olan bağlılığında çok önemli bir etkisi olan çocukluğu ise hunharca dramatik. Henüz üç yaşında minicik bir çocukken, ağabeyi Paul ve babasıyla yaşadıklarını okumak çok sarsıcıydıKing’in muaazzam hayal gücünün eseri olan, Scott’un çocukluğunun kaçış noktası fantastik dünya Boo’ya Moon ve ordaki Lisan Havuzu, bana King’in kendisinin de gidip geldiği bir yer olduğunu düşündürdü
Lisey’in Hikayesi, Stephen King’ten okuduğum en enn ennnnn iyi kitaplardan biriydi. Hâlâ, Kara Kule serisinden daha iyisine rastlamadım ama bu kitap da tam bir King şaheseriydiŞapşik çikomla ve zıpırcık cadı Leyla’mla biz bayıldıkbayıldıkbayıldık
Bir aşk hikayesi ancak bu kadar farklı ve heyecanlı olabilir.
Lisey Landon, dünyaca ünlü roman yazarı olan eşi Scott'ın ölümünden sonra hayatına devam etmekte oldukça zorlanıyor. Eşinin ölümünün üzerinden iki yıl geçtikten sonra Scott'ın çalışma odasını düzenlemek istiyor ve herşey o zaman başlıyor.
Kocasının yayınlanmayan çalışmalarını elde
