"Benimse tek huzursuzluğum kitabı
yazarken, işliğimde sağa sola fırlatılmış kollar, bacaklar ve yarım kalmış gövdeler arasında yaşıyor olmaktı." demişti yazar.
Ara-sıra sıkıntıdan öldürecek gibi olan, bazen çok detayına inerek okuru çıldırtmaya yakın olan, bazense Lolitanın yaşadıklarına ya da en doğrusu, yaşayamadığı çocukluğuna hüzünlündiren bir yapıt 'Lolita'.
Lo - Li - Ta... Annesinin ölümüne bile tepkisiz kalan, baba-kız ilişkisine hasretle bakan bir çocuk.
Sinirleneceğiniz noktalar olacaktır elbette. Zaten bu kitabı kendinize bir şeyler katsın diye okumaya başlayacaksanız, ya başlamaktan vazgeçin, ya da sebebinizi değiştirin. Size bir şeyler katmaz bu kitap. Bana da katmadı gerçi. Yazarı hissediyosunuz sadece okurken. Sık-sık düşündüğüm konulardan biri de 'acaba yazar bu kısmı hangi halde yazdı?' sorusuydu. İçkilimiydi, belki uykulu, ya da hiç bu kadar kendinde olmamıştı.
Tavsiye edilecek bir kitap değil. Birine diyemezsiniz, 'muhteşem yapıt hemen okumalısın.' Ne zaman isterseniz o zaman okuyun.