Henüz bitirmediğim bitsin kaç sayfa kalmış diye ilerdeki sayfaları sürekli kontrol ettiğim bir kitap oldu. Hiç beğenmedim, elimde sürünüyor. Çok kısa bir kaç satırlık mini öykü desem öykü değil, aforizma desem değil, instagram postundan hallice kısa yazılardan oluşuyor eser. Bir kurgu olmaması değil sorun, bu kısa yazılardan bir çıkarım yapamıyor oluşum. Çoğu daha önce bir yerlerde duyup okuduğumuz klişeler, araya serpiştirilmiş din, tanrı, inanç pozitiflemesi, hepsinden kötüsü sayısı hiç de az olmayan ne anlattığı belli olmayan birbirinden kopuk cümlelerden ibaret kısa yazılar. Hani bazılarında hiç yoktan verilmek istenen bir ana fikir var ama bazı kısımlarında bu nedir diye bakakalıyorum. Şu sıralar savaş gündemi sebebiyle hiç dini olumlama, inanç güzellemesi tahammülümün olmamasından kaynaklı olabilir diye düşünüyorum ama o olumlamayı bile beceremiyor eser, o bile olmamış. Kısacası hayalkırıklığı.. Örnek olması adına bir tanesini paylaşmak isterim:
### San Juan de la Cruz bize manevi yolumuzda ne rüyetler ne de bu yoldan daha önce geçmiş olanların söyledikleri sözleri aramamız gerektiğini söyler. Sadece bizi inancımız desteklemelidir, çünkü inanç durudur, saydamdır; inanç içimizde doğar ve başka şeyle karışmaz.
Bir rahiple sohbet eden bir yazar ona Tanrı'yı deneyimlemenin nasıl olduğunu sordu. "Bilmiyorum," diye yanıtladı rahip. "Benim şimdiye kadar edindiğim tek deneyim Tanrı'ya olan inancımdır."
En önemli olan da budur zaten. ###