Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı alanlardan biri de Bozüyük yakınlarındaki Metristepe'dir. Kurgu bu ya, bir inşaat firması, 2000'li yıllarda Metristepe yakınlarında, villalardan oluşan bir site yapar, Metristepe Manzaralı Villalar diye satılır evler. Sitenin adı Metristepe'dir ancak birçok varlıklı erkek metresini bu villalara yerleştirdiği için olsa gerek, sitenin adı zamanla Metrestepe Villalarına çıkar.
Bu villalarda, Metristepe Savaşı'na katılanların torunları oturmaktadır şimdi. Bu romanın kahramanı Nurşen, Metrestepe villalarına yerleşen sakinlerden biridir ancak hayatın ona neler getireceğini bilememektedir.
Kitabın başında yarı kurgu yarı gerçek diye belirtilmiş .Kurgu kısmında zengin , dindar ve muhafazekar bir adamın tuttuğu metresi ve evdeki eşini sürekli kıyaslamasıyla geçiyor .(yazar modaya uymuş )Muhtemelen şimdiki yönetim döneminde yazılmış bir kitap sürekli dindar kesime bir gönderme var bolca . Gerçek olan kısımda ise karakter rüyasında sürekli geçmişe dönerek Kurtuluş Şavaşından kesitler veriliyor .Dedelerimizin vatan uğruna yaptığı fedakarlıklar vs ..açıkcası işin kurgu kısmıda süreli metres ve eş arasında git geller kıyaslamalarla geçiyor o kadar basit bir anlatımı varki sıkıldım okurken ben .
Kitabın geneliyle ilgili ise ...yazarın zekice birleştirdiği güzel altını çizebileceğiniz cümleler var .Onun dışında okunmasada kaybedilecek bir şey yok .:)
Üstün Dökmen' in kaleme aldığı bu eser bilindik bir konunun içinde basit bir kurgu etrafında, parantez içlerinde mesajlarla dolu, paragraflarla dolu kitabı.
Zengin adam bir metres tutuyor ve bu esnada kendisiyle hesaplaşıyor, metreslerin dünyasına giriliyor ve karakterlere ona göre şekilleniyor. Hem bu konu eleştiriliyor hem de aşk, ilişki durumu, duygu ve düşünceler karakterlerin iç dünyasında çarpışıyor...
Üstün DÖKMEN'i bilmeyenimiz yoktur diye düşünüyorum. Televizyondan da tanıyoruz kendisini. Metrestepe; insanı okurken sürekli kendi iç muhasebesini yapmaya zorlayan düşündürücü bir eser. Kitabı okurken "sosyoloji nedir?" diye düşündüm. Toplumu anlamaya çalışan ve bu sayede topluma yön veren bir bilim mi? Yoksa toplumu tam olarak anlamadan sosyoloğun kendi doğrularını topluma "Bu doğrudur" diye dayatarak yönlendirmesi mi? Sosyologlar (benim şahsi kanaatim) almış oldukları eğitim gereği Semavi dinleri (sanki) yok sayıyor ve toplumun değer yargılarının insanlık tarihi içerisinde yavaş yavaş zamanla geliştiğini vurgulayıp iyiyi, doğruyu ve güzeli güzellikle bulabilmenin mümkün olduğunu savunuyorlar. Sosyologlar iyi söylüyor, güzel söylüyorlar ama Toplum bildiğini okuyor. İnsan bencil ve şahsi menfaatine düşkün bir yaratık olduğu için zorlamadan kurallara uymasını beklemek saflık olur.
Zamanla anlamını yitiren değerler... Uğrunda canlar verilen vatanın Metristepe' si gün geliyor Metrestepe oluyor. Gerçekler bazen göründüğü gibi değildir.
Bazı toplumsal gerçekleri tokat gibi okuyanın suratına çarpıyor...İlk eş ve ikinci eş ,buna ister metres ister imam nikahlı eş ister kuma ,ne derseniz deyin ama metres dendi mi durumun hemen farklılık gösterdiğini ve o ikinci eş konumundaki kadına hangi gözle bakıldığını çok güzel anlatmış.Ve bence erkekler cephesinde yaşanan duygusal ve psikolojik çelişkileri bir erkek gözüyle çok güzel dile getirmiş.
"Hayatı ne yana biriktirdiğin önemli değildir; biriktirip biriktirmediğin önemlidir. Yarınlarda yaşamak isteyen arılar, karıncalar, kendilerini feda edip kardeş vücutlardaki genleri yaşatırlar. "
Üç çocukları vardı. İlkini, "Hadi çabuk olun" diyen anne babalarının tavsiyesiyle, ikincisi, "Tek çocuk şımarık olur, " diyen komşularının tavsiyesiyle, üçüncüyü ise siyasetçilerin tavsiyesiyle yapmışlardı.(Bu konuda kendilerinin ne düşündüğü konusunda elimizde net bilgi bulunmamaktadır. )
Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı alanlardan biri de Bozüyük yakınlarındaki Metristepe'dir. Kurgu bu ya, bir inşaat firması, 2000'li yıllarda Metristepe yakınlarında, villalardan oluşan bir site yapar, Metristepe Manzaralı Villalar diye satılır evler. Sitenin adı Metristepe'dir ancak birçok varlıklı erkek metresini bu villalara yerleştirdiği için olsa gerek, sitenin adı zamanla Metrestepe Villalarına çıkar.
Bu villalarda, Metristepe Savaşı'na katılanların torunları oturmaktadır şimdi. Bu romanın kahramanı Nurşen, Metrestepe villalarına yerleşen sakinlerden biridir ancak hayatın ona neler getireceğini bilememektedir.