Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Milli Mücadelede İttihatçılık

Erik Jan Zürcher

Milli Mücadelede İttihatçılık Gönderileri

Milli Mücadelede İttihatçılık kitaplarını, Milli Mücadelede İttihatçılık sözleri ve alıntılarını, Milli Mücadelede İttihatçılık yazarlarını, Milli Mücadelede İttihatçılık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demokrasiye İlk Darbe ve Dikta Rejimi
Şubat 1925’te Güneydoğu’da (Nakşibendi şeyhi) Şeyh Sait’in liderliğinde bir ayaklanma çıktı. Bu da TCF’nin sonu oldu.104 İsyanla baş edemeyeceği görülen Fethi 3 Mart 1925’te başvekillikten alındı ve başvekilliğe yeniden İsmet (İnönü) getirildi. Ertesi gün hükümete iki yıllık bir süre için olağanüstü yetkiler veren bir yasa (Takrir-i Sükûn Kanunu)
Genc Cumhuriyet ve İlk Demokrasi
İktidar partisi içindeki kişisel ilişkiler artık öyle kötüleşmişti ki, işbirliği imkânsız hale gelmişti. Rauf’un cumhuriyetin ilanına tepkisi üzerine, o ve Refet partideki radikaller tarafından vatan haini sayıldılar ve hem meclisin hem de iktidar basınının (Ankara’da Hâkimiyet-i Milliye ve İstanbul’da Cumhuriyet) sürekli saldırılarına hedef
Reklam
Musatafa Kemal Tekelleşiyor
Mustafa Kemal cumhurbaşkanı seçildikten sonra bile, hâlâ halife bir güç odağı oluşturabiliyordu. Mustafa Kemal bunu görmezlikten gelmemeye karar verdi ve halifeliği kaldırmaya hazırlandı. İki yıl önce yalnızca dinsel yetkileri olan bir halife fikrini kendisi ortaya attığı halde, şimdi bu fikri mecliste alay konusu yaptı. Mustafa Kemal’e harekete geçme fırsatı veren gene bir çeşit yabancı müdahale oldu. İki Hint Müslüman, Emir Ali ve Ağa Han, Başvekil İsmet’e (İnönü) yalnızca dinsel yetkileri olan bir halifenin İslâm dünyasında daha çok saygı uyandıracağını belirttikleri ve Türk hükümetinden halifenin daha önemli bir rol oynamasına imkân sağlanmasını istedikleri bir mektup yazdılar. Mektup daha Ankara’ya bile ulaşmadan, İstanbul basınında yayınlandı ve hükümeti destekleyen gazetelerce Türkiye’nin içişlerine hoşgörülemeyecek bir müdahale olarak gösterildi. Mustafa Kemal de 3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırılmasına ilişkin bir önerge verdi. Bu önerge kabul edildi.
Tek Adamliga Karsi muhalafet
Yukarıda bahsettiğimiz gibi Temmuz 1923 seçimlerinde yalnızca Mustafa Kemal’in onayladığı adaylar seçildi. Ama yılın ikinci yarısında yeni bir muhalefet ortaya çıktı. İlgili kişilerin gene İttihatçı bir geçmişleri vardı, ama asıl önemleri Kurtuluş Savaşı’ndaki rollerinden kaynaklanmaktadır. Ulusal hareketin ilk liderleri, Anadolu’ya, Mustafa Kemal’le ya da ondan önce gitmiş olan [Refet (Bele) (1881-1963),91 Rauf (Orbay), Ali Fuat (Cebesoy), Kâzım (Karabekir) gibi] kişiler, Mustafa Kemal’i körü körüne izlemeye hazır olan ve onunla eski arkadaşlarının arasını açmaya çalışan Anadolu’ya görece geç gelenler tarafından gitgide geriye itildiklerini hissettiler. Bu grubun başını Kılıç Ali (1888-1971),92 Ali (Çetinkaya) (1878-1949),93 Recep (Peker) (1888-1950),94 İsmet (İnönü), Yunus Nadi (Abalıoğlu) gibi kişiler çekiyordu. Eski liderler, temel siyasal kararlarda kendilerine danışılmasının hakları olduğunu, ama çoğu zaman dışlandıklarını düşünüyorlardı.
Tek Adamlığa Giden Yolda
1921’de ulusal hareketin radikal kanadı Mustafa Kemal’in İtilaf Devletleriyle anlaşmak istediğinden şüphelendi ve onun yerine Enver’i getirmeye çalıştı. Enver Türk sınırlarına geldi ve onun tarafına geçen Trabzon’daki Milliyetçi örgütün yardımıyla ülkeye girmeye çalıştı. Ama yurtiçindeki İttihatçılarla yurtdışındakilerin çalışmalarının kötü koordinasyonu Kemalistlere etkili karşı önlemler alma imkânını verdi ve Sakarya zaferi, liderliği kaybetme tehlikesini ortadan kaldırdı.
Tek Güç Adamı Haline Gelen Mustafa Kemal
Ancak, birkaç yıllık bir süre içinde Mustafa Kemal herkesten çok kendisinin eseri olan yeni devletin rakipsiz lideri olmuştur. Daha sonra ona Atatürk soyadı verilmiş ve ‘Kemalizm’ ve ‘Atatürkçülük’ terimleri ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal, belirli hedefler için siyasal manevra yapma yeteneğiyle, büyük askerî başarılarıyla ve son olarak -ama önem açısından sonuncu değil- hareket içindeki bütün rakip iktidar odaklarını bertaraf etmekteki başarısıyla bu yere ulaşmıştır.
Reklam
Mustafa Kemal'in Milli Mücadeleye Katılışı
Mustafa Kemal Anadolu’ya geçme kararını, başkentte etkili bir siyasal mevki elde etmek için altı ay uğraştıktan sonra, görece geç bir tarihte, 1919 Nisan’ının ortasında vermiştir. Bu kararı verirken, Anadolu’da bulunan subay arkadaşlarının baskısından veya Ferit Paşa hükümeti tarafından eski İttihatçı subayların tutuklanmalarının devam etmesinden ve bazı İtilafçı gazetelerin kendisinin de tutuklanmasını istemelerinden etkilenmiş olması güçlü bir ihtimaldir. Öte yandan, Karakol Cemiyeti’nin önerisiyle direniş hareketinin başına geçmek üzere Anadolu’ya gitmiş olduğu iddiası da doğru olabilir. 1919 başlarında hem Mustafa Kemal’in hem de İsmet’in Karakol Cemiyeti liderleriyle bağlantı halinde oldukları ve bu bağlantıların ulusal direniş konusunda olduğu kesindir.
Mustafa Kemal'den Önce Planlanan Milli Mücadele
Bugüne kadar İttihatçılara ait hiçbir ulusal direniş planı ortaya çıkarılmamıştır, ama 1918 yılında hem Enver hem de Talât direnişi hazırlamak için çalışmalar yapmışlardı. Enver 1918’de Kafkaslardan mücadeleyi sürdürmeyi planlamış, ama ani ve ciddi bir rahatsızlıktan ötürü bu planını gerçekleştirememişti. Ne var ki, bu amaçla daha önce kuvvetlerini doğuda toplamıştı. Anadolu’da ulusal çetelerle mücadeleyi sürdürme planı 1918’de yeni değildi, 1915’e uzanıyordu. Bu tarihte İTC, İtilaf kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı’nı yarmasından endişe etmiş ve başkenti terk edip Eskişehir veya Konya’da bir üs kurma yolunda çalışmalar yapmıştı. Bu planlar 1918-1919’daki direnişin temelini oluşturmuş olabilir
Milli mucadele de ittihatçıların rolü
1918 YILINDA, yaklaşan yenilginin farkında olan İttihat ve Terakki Cemiyeti hem başkentte hem taşrada ulusal bir direniş hareketini örgütlemeye yönelik ilk adımları attı. Bunu iki düzeyde gerçekleştirdi: Gizli olarak, bir yeraltı ağı oluşturdu ve açık olarak, Türkiye’deki kamuoyunu uyarmaya ve barış konferansında Türk ulusunun haklarının tanınmasına yönelik siyasal örgütler kurdu.Anadolu ve Trakya vilayet merkezlerindeki İTC yerel şubeleri, çoğu zaman başkentteki bölgelerinin mebuslarıyla yakın işbirliği içinde, ulusal ajitasyonu başlattılar. Bu, ilk direniş merkezleri olan Kars, Trabzon, Erzurum, İzmir ve Edirne’de böyle olmuştur. Ulusal eylemciler Birinci Dünya Savaşı’nın son evresinde Teşkilât-ı Mahsusa’nın yaptığı gizli silah ve malzeme depolarından yararlanabilirlerdi, gerçekten yararlanmışlardır.
239 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
OSMANLI DEVLET adamları, 19. yüzyılın başından itibaren, Avrupa devletlerinin artan üstünlüğünü giderek daha iyi kavramışlar ve buna Batılılaşma siyasetiyle karşı koymaya çalışmışlardır.1 Bu siyasete Osmanlıların eski gücünü yeniden kazanmasına yönelik iki hedef kaynaklık etmiştir. Batılı yöntem ve kurumları alarak Osmanlı İmparatorluğu’nun
Milli Mücadelede İttihatçılık
Milli Mücadelede İttihatçılıkErik Jan Zürcher · İletişim · 2003146 okunma
121 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.