Ayyayyaaay! Ne okudum ben öyle!Kitaba başlarken öykü okumayı çok seviyorum ama kendi dilimin nasıl yoğrulduğunu görmeyi sevdiğim için elim hep Türk öykücülere gidiyor demiştim. Cortazar o esnada bana çok gülüyordu kesin.Öyle değişik kurguda ve üslupta öyküler okudum ki heyecanla “neyin içindeyim ben” diye düşünmekten okuduklarım kendi dilimde mi çeviri mi aklımın ucundan bile geçmedi. Elbette bunda canım Tomris Uyar’ın katkısı büyük.Onun güzel Türkçesi ve edebi becerisi bu edebi şölene çok katkı sunmuş.Ve ‘onun çevirdiği kitap güzeldir’ tezim bir kez daha onaylandı.
Bir kere öykülerin kurguları ve dili çok farklı. Bilinç akışı bile öyle ilginç kullanılmış ki fantastik-gerçek üstü ikilisiyle el ele tutuşmuş öyküler var, bayıldım!Beğenmediğim öykü yok ama sonlardaki öyküleri, “Gazete Kesikleri “, “Defterden Bir Metin “, “Mırıldandığım Öyküler, daha çok sevdim. Hele de son öykü “Möebius Döngüsü”ne ba-yıl-dım! Bu öyküdeki kurgu ve dile ayrıca şapka çıkarıyorum.Öyküler hemen içine kolayca girilecek cinsten değil. En çok “Clone” öyküsüne girmekte zorlandım ama hemen ardındaki “Bir Kral ve Bir Prensin Öcü Teması Üstüne Notlar” bunun sebebini çok hoş bir şekilde açıklıyor.
Tomrisciğim güzel sunuş yazısında “yaşamımda ilk kere bir öykücüyü kıskandım” demiş ki okuyunca hak verdim.Daha önce okuduğum hiçbir öyküye benzemeyen bu öykülerden sonra elbette Cortazar öykülerine devam edeceğim. Okuduğumun içeriğini ve hissettirdiklerini tanımlamakta zorlandığım böylesi kitaplarla daha çok karşılaşmak dileğiyle…
Mırıldandığım Öyküler, Julio Cortazar'dan okuduğum ilk öykü kitabı. Şimdilerde Can Yayınları tüm öykülerini üç ciltte yayımladı. Onları almak ve okumak nasip olmadı - ki hiç kolay değil, gerek maddi yönden edinmek, gerekse okumak. Tomris Uyar'ın çevirdiği 1988 baskısından okudum. Kitapta Uyar'ın sunuş yazısı da var. Her şeyden önce Cortazar okumak kolay değil bunu belirtmeliyim. İmgelerle, söz oyunlarıyla, devrik cümlelerle uğraşmak alışkın olduğunuz bir okuma tarzı değilse Cortazar zor bir yazar olacaktır. Bu bağlamda öykülere tam anlamıyla nüfuz edebildiğimi söylemem zor. Buna mukabil Cortazar ile tanışma kitabım olduğu için bendeki izlenimi oldukça pozitif. Şöyle ki öykü türüne yaptığı katkılar çok büyük Cortazar'ın. Büyülü gerçekçilik akımının tipik bir temsilcisi aynı zamanda. Gerçeküstü öğeler bolca kullanılmış. Öyküde üslubun önemini yazdığı öykülerde açık bir biçimde göstermiş. Bu anlamda Nabokov'a benzettim Cortazar'ı.
Kitaptaki öykülerden Örümcekli Öykü'yü, Gazete Kesikleri'ni, kitaba adını veren Mırıldandığım Öyküler'i ve Möebius Döngüsü'nü daha çok sevdiğimi belirtmeliyim. Cortazar'ı bundan sonra da okuyacağım.
“Sürfelerin, kaypak gözdağlarının, hiç istenmeyen ama gelip çatacağı önceden kestirilebilen hortlak anıların ağlarını ördüğü ya da bize ördürttüğü düşlerden söz ediyoruz.”
Janet, o anda havada sallanan bir yaprakta gezinen tırtılı getirirdi gözlerinin önüne, görmeksizin, dokunmaksızın, engellenmeksizin bir yaprağın alt ve üst yüzeyini boyuna kat eden tırtıl, tam uca gelmişken kendini yaprağın altında bulmak, durmaksızın bir yüzden öbür yüze geçmek anlamına gelen bitimsiz Moebius döngüsü, hem de yavaşlığın ve acının ölçüye vurulmadığı bir ortamda bu çok yavaş ve acılı sürüngenlik, orada sürüngenlik durumu yavaşlık ve acı çekmek demekti zaten.