Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Misyonerler Arasında Altı Ay

Ergün Poyraz

Misyonerler Arasında Altı Ay Gönderileri

Misyonerler Arasında Altı Ay kitaplarını, Misyonerler Arasında Altı Ay sözleri ve alıntılarını, Misyonerler Arasında Altı Ay yazarlarını, Misyonerler Arasında Altı Ay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müslümanlar Tarık B. Ziyad komutasında 711 yılında İspanya'ya geldiler ve tamamına yakın kısmını fethettiler.732 yılında Güney Fransa'nın da büyük bölümünü fethetmiş ve hatta Paris'in 100 km. yakınına kadar gelmişlerdir. Haçlı taassubunun en yoğun olduğu dönemi yaşayan Hıristiyan Avrupa için bu, tahammül edilmez bir durumdu. Bu sebeple Müslümanları buralardan atabilmenin her türlü yolu-nu denemişlerdir. İleride de izah edeceğimiz gibi Hıristiyan din adamları gibi İslam'ı kötüleyen eserler yazmak suretiyle Müslümanları dinlerinden soğulmak ve Hıristiyanlığa girme-lerini sağlamak maksadıyla çalışmalar yapmışlardır.
Fransa Sömürge Bakanlığı'na bağlı olarak Cezayir'de çalışan ve burada edindiği tecrübelerle ilk "Dinlerarası Di-yalog" fikrini ortaya atan oryantalist-misyoner Louis Mas-signon bu gerçeği daha çarpıcı sözlerle ifade ediyordu. "Onların her şeyini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boş-luğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun hale geldiler"
Reklam
İncil İle Zenginliğin Takası
Misyonerlerin Afrika'yı sömürgeleştirmesi konusunda Afrika uzmanı Mazrui'nin değerlendirmeleri ilginçtir: Afri-ka'da misyonerlerin açtığı Hıristiyan okulları bir taraftan Ba-tı Hıristiyanlığına, öbür taraftan Batı sekülerizmine bağımlı olmuşlar, Müslüman okullar ise sadece İslam'a bağımlı kal-mışlardır. İslam'ın eğitim sistemi ve anlayışı hiçbir zaman Müslümanların dini inançlarını göz ardı etmeye kalkmamış-tır. Oysa Hıristiyanlığın eğitim sistemi sekülerizm nedeniyle dini inançları sürekli görmezden gelmiş ve gerekli ölçüde di-ni inançların öğretilmesine önem vermemiştir. İşte bu gerçek Hıristiyanlığın mazoşist yanını çok güzel ortaya koymakta-dır. Bu olay aslında
Netice
Uzun yıllar köle, değerli maden ve palmiye yağı ile uğ-raşan Avrupalılar, Afrika'nın iç kısıml arına ilgi duymamış, sa-dece kıyı bölgelerinde kurdukları üstlerle depo ve çiftliklere hakim olmuşlardır. Buralardan topladıkları zencileri Yeni Dünya'da köle olarak kullanmışlardır.
Muhammed Abduh
C. Afgani'nin öğrencisidir. Mısır'daki ilk Mason locası-nı kurmuştur. Abduh, melek, şeytan, cin, mucize gibi Ku-ran'da haber verilen gaybî hakikatleri kabul etmemiştir. M. Abduh'a göre peygamber üstün bir yaratılışa sahip ve herke-sin kendisine itimat ettiği kimsedir. Bu tarife göre peygamber vahiyle yönlendirilen biri değil, dahi yaradılışlı kimsedir.
Mısır
Aynı düşünce sisteminin daha sinsi ve Afgani tarafından yaygınlaştırılmııştı. O, kontrollü bir devamı, Mısır'da Cemaleddin Ahmet Han gibi Kuran'ı doğrudan tartışmaya açmamış, geleneksel değerleri ve kurumla hırpalamaya çalışmıştır.
Reklam
Hindistan
İngilizlerin peşinde bir gölge gibi dolaşan Seyyid Ahmet Han, onlara yaranabilmek içir İncil ve Tevrat'ın tahrif edilmediğine dair kitaplar yazdı. Hintli Müslümanları işgalci İngilizlere ve Batı kültürüne ısındırabilmek için tarihselliği fikrini savundu. Kuran'ın sosyal gazete çıkardı, kolejler açtı. Kuran'ın hayatla ilgili hükümlerinin bugün uygulanamayacağı nı iddia ederken, diğer yandan "Hindistan halkını o devrin Victoria İngiltere'sinin hayat tarzını, kültürünü ve sosyal yaşantısını tatbik etmeye çağırıyordu." (Prof. Yakup Çiçek) Kurduğu okullarda İngiliz öğretmenlere öncelik tanıya-rak yeni neslin İngiliz kültürünü benimsemesini sağlayan Seyyid Ahmet Han, bu hizmetlerinden dolayı İngilizlerden "Sir" unvanı bile almıştır. Bu gibi faaliyetler neticesinde Hindistan tam bir İngiltere sömürgesi haline gelmiştir. Yazar Mevdudi, " 1937-38 yılları arasında Ingiltere tarafından yönetilen Hindistan'da İngiliz dini hüküm sürer. Çünkü Hindistan Ceza Kanunu ve Medeni Kanunu İngiltere'den alınmıştır." demektedir.
Zira İngilizler Hindistan'da kendi tekstil mallarını pazarda Hint kumaşlarına karşı rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş ustasının kollarını kesmişlerdi.
İngiltere Ve Asya'daki Misyoner Faaliyetleri
İngilizler, Sömürge Bakanlığı ve ona bağlı olarak çalışan Misyoner cemiyeti vasıtasıyla Hindistan, Afganistan, Pakistan gibi Asya ülkeleri üzerine geniş çaplı bir misyonerlik ve sömürge faaliyeti yürütmüşlerdir. "Hindistan 18 yy'a kadar Avrupa'nın bütün dokuma kumaş, baharat ve daha bir çok tüketim malı ihtiyacını karşılayan zengin bir ülkeydi. Oysa sanayi devriminden hemen sonra İngiliz kumaşları, demir, kağıt, cam ve birçok sanayi ürünü Hint pazarlarını sarmış, fiyat ve kalite yönünden rekabete giremeyen yerli sanayiyi tamamen yok etmişti.
Macellan Filipin adalarına ulaştığında burada iki İslam Krallığı bulunmaktaydı. Macellan'ın da gemisinden iner inmez ilk yaptığı tıpkı arkadaşları gibi yerli halkı kılıçtan geçirmek olmuştur. Macellan'ın Moro bölgesine gelişi ile Müslümanlara karşı sindirme, yıldırma, yok etme hareketleri baş)adı. Eğer Macellan 50 yıl sonra gelse idi, şüphesiz Moro ülkesinde başka tüm o bölge Müslüman olacak ve sömürgecilik tüm Asya'da bu kadar yayılmayacaktı. Macellan bir akımın öncülüğünü yapar. Onun peşinden rahipler ve tüccarlar gelir. Onu haç ve silah izler. İslamlaşma hareketi onların önündeki ilk ve en büyük engeldir. Bu hareketi zorla önleme yoluna giderler. Macellan Manila'ya geldiğinde bu topraklar üzerinde egemenlik Müslüman bir krallığa aittir. Asıl yıkım Macellan'dan sonra başlar. 1565'de ikinci ticaret grubu gelir.
Reklam
Bilime ve insanlığa yaptığı hizmetlerle tanıtılan Portekizli denizci Macellan'ın amacı Hint Okyanusu'ndan Pasifik'e oradan da Atlas Okyanusu'na geçerek tersinden bir dünya turu gerçekleştirmek idi. Bu maksatla yola çıkan Macellan Mart 1521'de bugünkü adı Filipinler olan Bangsamora'ya ulaştı. Portekizli kaptanın asıl amacı bilimsel keşiften çok, sömürgelerin sınırlarını genişletmek, yeni hazineler bulmak ve dinini yaymaktır. Her keşif kolunun arkasından Hıristiyan misyonerler, askerler ve hazine avcıları sökün ederler. Macellan'ı da yine bu gruplar izler.
Peki de Gama, Doğu'nun zenginliklerini elde etmek ve Hıristiyanlığı yaymak için çıktığı bu seferde ne yapmıştır? Kalküta şehrini devamlı suretle top ateşine tutar, limanlardaki gemiler batırılır, şehir baştan sona yıkılır ve yanar, sivil halktan yüzlerce kişi hayatını kaybeder. De Gama adam öldürmeye, adamları da yağmaya girişir. Vasko de Gama'nın bu seferden on gemi dolusu ganimetle döndüğü anlatılır.
Misyonerlerin Asya'da Oynadıkları Rol Ve Faaliyetleri
Portekizli Vasko de Gama 1497 yılında güya Hindistan'a deniz yolunu keşfetmek üzere yola çıkar. Ancak Kral Don Manuel, Gama'yı dört gemi ile açık denizlere gönderirken sadece Hindistan'a giden deniz yolunu bulmayı değil, aynı zamanda baharat, kıymetli madenler ve oradaki Hıristiyanları da bulmayı ya da Hıristiyanlığı orada yaşayanlara anlatmayı da düşünmekteydi.
1980 yılında altın arayıcılarının Yanomami yerlilerinin bulunduğu ormanlık araziye el koyması, yerlilerinin sonunun başlangıcı oldu. Brezilya'da ve Venezüella'da yaşayan 20 bin Yanamami yerlisi 1987 yılından sonra dış dünya ile ilişkiye girmeleri sonucu sıtma ve verem başta olmak üzere, çeşitli hastalıklardan yaşamını yitirdi.
Bölgede yapılan araştırma ve incelemeler Yanomami yerlilerin gelenek ve görenekleri yüzünden sürekli engelleniyor. Dış dünya ile çok kısıtlı ilişkiler içinde olan yerliler ölülerinin isimlerini vermeye pek istekli görünmüyor. Ölülerini yakmaları ve ikiden fazla sayı saymayı bilmemeleri araştırmacıların işini güçleştiriyor.
149 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.