Yanlış Yaklaşımların Eleştirisi

Müslüman-Hristiyan Diyaloğu

W. Montgomery Watt

En Eski Müslüman-Hristiyan Diyaloğu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Müslüman-Hristiyan Diyaloğu sözleri ve alıntılarını, en eski Müslüman-Hristiyan Diyaloğu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam'ın Grek felsefesiyle karşılaşması, onun Hırisityanlık'la karşılaşmasının bir parçası değildir; ancak, bir çok bakımdan onunla ilişkilidir. İslami medeniyet tarihinin karar anlarından birinin, Avrupa medeniyetinin gelişmesinde birincil önemde olan Grek felsefi düşüncesinin reddi olduğu ve bu reddin onun Avrupa medeniyeti ile anlaşmasını daha da güçleştirmesi olduğu, batılı bilim adamları tarafından ileri sürüldü.
Sayfa 75
Şehristani, hristiyanlar arasındaki enkarnasyon farkları (tecessüd)
"Tanrı'nın üç uknuma (hypostases) sahip olduğunu iddia ettiler. Yaratıcının (c.c), tek bir öz (cevher) olduğunu söylediler. Bununla, bizatihi kaim olanı (var olmak için başkasına ihtiyacı olmayanı) kastettiler, uzayda yer kaplama ve fiziki beden(i olmayla karakterize edileni) değil. O, öz (cevher) olarak tek, uknumlukta (hypostatcity) üçtür. Uknumlarla (hyposteses), varoluş-bayat-bilgi gibi sıfatları ve Baba-oğul-kutsal ruhu (Ruhu'l-kudüs) düşündüler. Bilgi (uknumu) giydirildi ve bedenlendi, diğer uknumlar değil"
Sayfa 98
Reklam
"Her nasılsa Pavlus değişiverdi; Kendini Petrus'a ortak kıldı. Petrus'un bilgi temellerini tahrif ederek onu filozofların argümanları ve kendi kalbinin vesveseleriyle karıştırdı".
Sayfa 99
Orientalism hakkındaki kitabında Edward Said, "hedeflerinden birinin, Avrupai kültürün güçle ve kimliğini de kendisini Doğuya karşı, bir tür naiplik ve hatta gizli beni olarak konumlandırarak kazandığını göstermek olduğunu" söyler; Said, esasen son üç yüzyılda yaşananları düşünerek bunları söyler; ancak benzer şeyler daha önceleri de yaşanmış görünmektedir.
Sayfa 125
Batılılaşmaya yönelik bütün bu hareketlere şiddetle karşı çıkan fundamentalistler, bazan batı kültürüyle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmeyi istemiyor intibanı verirler. Ancak diğer yandan hala batı teknolojisinin ürünlerinden yararlanmak ve muhtemelen de ülkelerinin nihai olarak böyle maddeleri üretmesini de isterler. Televizyon setlerinin ve bilgisayarların üretimi, dinle ilgili olmayan saf teknik meseleler olarak görülmekle birlikte, anlamada başarısız oldukları şey, bu tür aletlerin ancak modern dünya görüşüyle alakalı zihin açıklığının beraberindeki bir işgücünün olduğu yerde mümkün olacağıdır; bu zihin açıklığı ise, ulemanın men ettiği bir şeydir.
Sayfa 147 - Religious, always liberal.
Seksenli ve doksanlı yıllarda bazı müslümanlar batılı oryantalistleri, İslam'ı zayıflatmak veya yıkmak için sömürgecilerle danışıklı dövüş halinde olmakla suçladılar. Bu yaklaşımın bir ifadesi, Abdullah Laroui'nin bir makalesinde bulunabilir: "Oryantalist"i, İslam'ı araştırmasına konu edinen bir yabancı -bu durum-da bir batılı olarak tanımladıktan sonra, şöyle devam eder: "Oryantalistin çalışmasında, İslami kültürün ideolojik (ideoloji kelimesinin en kaba anlamında) bir eleştirisini buluruz. Büyük entellektüel gayretlerin sonucu olan eserler, kısm-ı azamisi itibarıyla değersizdir... Oryantalist kastı, bürokrasinin bir parçasını oluşturur ve bu sebeple, yeni yaklaşımların özgür yaratımına ya da daha önce var olanların uygulanmasına engel olan sınırlardan zarar görür".
Sayfa 152
Reklam
26 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.