..kusurlarım olmasaydı, belki bana da o zaman o gurur gelirdi de gururun kullara layık olmadığını anlayamazdım. Lakin bu kusurlarım bana kulun kusursuz olamayacağını ve bu noksanımız da gurura layık olmadığımızı bildirdiğinden onlardan şikayet etmem, haz duyarım.
İnsanlar yetersizlikleri ve zayıflıklarını yüzlerine çarpan nice deliller arasında buldukları halde, yine kendilerini unutup da mağrur olmaya cesaret ediyorlar.
Başlarına çöken heves belasını aşk sanarak
birçok delilik yapan ne kadar zavallı gençler vardır. O yanılgı , onları ana babalarını kırmak, baba ocağından firar ile ailesini terk etmek derecelerine kadar götürür. Bari sonra o zan kendilerini bırakmasa da pişmanlığın acı tesirini duymasalar. Lakın heyhat !!!
Başta aşk sandıkları o yanılgıdan sonra o kadar ikrah ederler ki sonları bir dram olur.
Dil ve coğrafi farklılıklar, kavimler ve milletler arasında büyük ayrılıkları doğurmuştur. Böylece eskiden beri her biri kendi küçük âleminde yaşamış, diğerlerinin durumlarından habersiz kalmıştır.
Sözün kısası bizim ortamımız yok. Ne tarafa gideceğimizi şaşırmış gibiyiz. Oysa her şeyde ifrat ve tefrit yani aşırılığa kaçmak fenadır. Her hususta itidal üzere olmak gerektir.
Dünyada her şeyin bir iyi yönü, bir de kötü yönü vardır. Hatta bazı şeylerin kötü yönleri, iyi yönlerinden fazladır. İnsanlar, en iyi şeyleri bile suistimal etmeye, bozup değiştirmeye eğilimlidirler.