Hiçbir seriyi bitirdiğimde bu kadar üzülmemiştim sanırım. Yani beni neyin bu kadar etkilediğine de tam parmak basamıyorum. Ursula'nın kalemi gerçekten büyülü filan sanırım. İlk iki kitabı çok hızlı bitirip kalan kitapları olabildiğince yayarak okudum. Tehanuyu mesela yağmurlu bir günde odamın güvenliğinde okudum, Atuan Mezarlarını pandemi yılında köyde kimsenin olmadığı bir köşeye çekilip okudum, Yerdeniz Öykülerini geçen yaz yazlıkta regl olduğum için denize giremeyip evde tek başıma oturup şeftali yerken okudum, Öteki Rüzgarı ,serinin sonunu,özellikle bu yaza, 22 yaşıma sakladım, niyeyse 22 benim için ilk gençliğin bitip genç yetişkinliğe geçiş yaşı gibi hissettiriyor. Yerdeniz Serisi kadınların Yüzüklerin Efendisi gibi geliyor bana. LOTR mesela daha savaşı, ömürlük dostluğu, çağların bitip yeniden başlaması gibi büyük olaylarla ilgilenirken Yerdeniz bireysel hayat yolculuğunu merkezine alarak dünyasını anlatmaya başlıyor. Kadın olmayı Atuan Mezarları kadar güzel anlatan bir kitap yok. Benim için en güzel coming of age kitabı. Ve Ged, karakterin adını her gördüğümde uzun süredir görmediğim bir arkadaşımı görmüş gibi heyecanlanıyorum. Birileri çevik atmaca diyince sanki eski yaşanmış gençlik anılarım aklıma geliyor. Yani inanılmaz seviyorum Gedi. Men written by women sevdamız bitmiyor maalesef. Aşkı, büyümeyi, sorumlulukları, otoriteyi hayata dair her şeyi bulabiliyorsunuz Yerdenizde. Ursula'ya keşke teşekkür etme şansım olsaydı.