Her seferinde dile getiriyorum; klasik okumayı pek sevmem, bana pek hitap etmiyorlar ama şu bir senedir yavaş yavaş okumaya başladım. Diğer klasiklere nazaran Modern Klasikleri daha rahat okuyup daha çok beğendiğimi fark ettiğimden daha çok onları okumaya dikkat ediyorum. Okuduklarımın içinde beğenmediğim çok az oldu ve Ceberut Martin de ne yazık ki bunlardan biri. Kitabın arka kapak yazısını okuyup merak etmiş ve de beğeneceğimi düşünmüştüm ama yazarın yazımını beğenemedim, bu sebeple de kitaba kendimi yeterince veremedim. Anı veya halüsinasyon geçişleri çok belirsizdi, kitaptaki karakterin kendini ifade etme şekli bana yetersiz geldi. Modern klasiklere, daha doğrusu klasiklerde neredeyse hepsinde bir derinlik olur, bu kitap ise bana yüzeysel geldi. Dümdüz okudum resmen ve bu, beni rahatsız etti, neyse ki kısaydı. Kitabın sonunda olan durumda beni öyle aman aman şaşırtmadı ama hoşuma gitti. Kitabı beğenmesem de bir iki alıntılık yer çıkardım, onları sizlerle de paylaşacağım.
Kitapta gemi kazazedesi bir insanın, kayalıklar arasındaki sığınağında kendince hayatta kalma mücadelesini, duygu geçişlerini okuyoruz ama dediğim gibi ben, o duyguları ifade ediş şeklini yetersiz buldum.