Polonyo radyosunda çalışan yetenekli piyanist Wladyslaw Szpilman'ın otobiyografi niteliğindeki kitabı Piyanist. Vurucu, etkileyici, düşündürücü. Irkçılığa, soykırıma, savaşa lanet ettirici,yaşadığımız hayata şükrettirici. Ölümün, ölüm kamplarının, ayrılığın, açlığın, aşşağılanmanın, sefaletin, salgınların kol gezdiği bir getto da verilen yaşam mücadelesi. Okunmalı ve ders çıkartılmalı
.
Szpilman, ülkesi Nazi işgaline uğrayınca diğer Yahudiler gibi yoksulluk ve sefaletin kol gezdiği gettoda hapis hayatı yaşamaya başlar. Ailesiyle birlikte toplama kampına giden trene bindirilmek üzereyken onu tanıyan bir Yahudi asıllı getto polisinin yardımıyla kurtulmayı başarsa da, artık yalnız, ailesinin başına gelenlerden habersiz ve yıkıntıların arasında gizlenerek hayata tutunmaya çalışacaktır. Altı yıl boyunca savaşın şiddetine tanıklık eden ve defalarca ölümden kıl payı dönen, her umudunu yitirdiğinde mucizevi bir şekilde sağ kalmayı başaran Szpilman yaşadığı acı dolu günleri kaleme almış ve ölmeden önce kitap olarak basıldığını görmüş şanslı bir Yahudi.
.
En çok etkilendiğim sahne Alman bir subayın savaşa lanetler ederek ve her şeyi göze alarak saklandığı tavan arasında Szpilman'a ettiği yardımlar oldu. Bir çok Yahudiye yardımı dokunan bu subayın savaş günlüklerinin bir bölümünü kitabın sonunda okumak da ayrı bir hüzün oldu benim için.