Tanzimat Edebiyatı Dönemi’ndeki ilk çeviri romanlardan Paul ile Virginie.Adeta romantizm akımının manifestosu...Sergüzeşt’in Dilberi’nin ve Madam Bovary’nin Emması’nın “başucu kitabı”.Doğanın iyileştirdiğine inanan; sevgiyi, dostluğu, erdemi ilke edinen saf insanların öyküsü...
Roman, Fransız sömürgesinin bir adasında geçiyor.Paul ile Virginie, birbirlerine sevgiyle bağlı İki dul kadının, köleleri yardımıyla zorluklarla büyüttükleri çocukları.Kardeşçe büyüyen, sonrasında sevgileri aşka evrilen erdemli gençler...Çıkarsız sevgiye inanan, birbirlerine sadakatle bağlı Paul ile Virginie hikâyenin sonunda mutlu olabilecekler mi?Her şeyin üstünde tuttukları erdemleri onlara yetecek mi dersiniz?Okuyun ve görün, derim
”Kötü kalplinin vereceği ekmek insanın ağzını çakıl taşıyla doldurur.”(s.17)
”Başkalarının mutluluğunu da hesaba katmadıkça diyordu insan mutlu olamaz.”(s.37)
”Devlet, onları gölgesiyle güneşten koruyan büyük ağaçlar olmasa küçük çiçeklerin yetişmeyeceği türden bir bahçeye benzer fakat şöyle bir fark vardır:Bir bahçenin güzelliği büyük ağaç sayısının az olmasına bağlıdır oysa bir devletin refahı daima vatandaşlarının refahına ve eşitliğine bağlıdır, zengin bir azınlığın varlığına değil.”(s.82)
”Oğlum, edebiyat semadan gelen bir lütuftur.”(s.86)
”Hayatta öyle korkunç felaketler vardır ve onları en az hak edenlerin başına o kadar sık gelirlerler ki en bilge olanların dahi ümidi sarsılır.”(s.95)