Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

2017 Ağustos

Popular Science Türkiye - Sayı 64

Popular Science Türkiye Dergisi

Popular Science Türkiye - Sayı 64 Gönderileri

Popular Science Türkiye - Sayı 64 kitaplarını, Popular Science Türkiye - Sayı 64 sözleri ve alıntılarını, Popular Science Türkiye - Sayı 64 yazarlarını, Popular Science Türkiye - Sayı 64 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir kara deliğin içine düşen hiçbir şeyin yutulmaktan kurtulamadığını biliyoruz. Einstein’ın formüllerinden yola çıkarak keşfettiğimiz kara deliklerin gerçek olduğunu da biliyoruz. Bu formüller mükemmel derecede simetrik oldukları için kara deliği öngörmelerinin yanı sıra beyaz deliklerin de var olabileceğini gösteriyor. Teoride kara deliklerden yutulan madde diğer taraftaki beyaz deliklerden dışarı püskürtülüyor. Aynı formüllerden türedikleri için her ikisinin de yapısal özellikleri aynı. Tıpkı kara deliklerde olduğu gibi, beyaz deliklerin de kalbinde tekillik dediğimiz kütleçekimsel bir anomali bulunur. Ve tabii ki her ikisinde de olay ufku dediğimiz, maddenin yutulmaktan kurtulamadığı bölgenin sınırlarını çizen bir alan mevcut. Bir kara deliğin olay ufkuna giren madde hızla yutulurken, teoride beyaz deliğin olay ufkuna yakalanan her şey dışarıya püskürtülüyor. Kara ya da beyaz deliğin ortaya çıkmasıysa zamanın akış yönüne bağlı. Zaman ileri doğru aktığında kara delikler, geriye doğru aktığındaysa beyaz delikler oluşuyor."
Sayfa 94 - Doğan Burda Dergi - Beyaz Delikler Gerçekten Var mı?
"Beynimiz yüz milyarlarca nöron ve glia hücreleriyle dolu. Her biri tüm genomu içeren bu hücrelerin hepsi neredeyse bir şehir kadar karmaşık. Tüm bu hücreler diğer hücrelere her bir saniyede yüzlerce kez elektrik sinyali yollayabilir. Tek bir nöron 10 bin tane nöronla bağlantı kurabilme gücüne sahip. Orada milyarlarcasının olduğunu düşünürsek, beyin dokusunun 1 santimetre küplük ufacık bir kesitinde bile Samanyolu’ndaki yıldız sayısından daha çok nöral bağlantı bulunuyor. Zihnimiz bunların tümünü bilince yansıtacak olsa böyle muazzam büyüklükteki bir veri yumağını çözme, oradaki tüm bilgileri algılama ve işimize yarayacak şekilde düzenleme yükünü kaldıramazdık. Zihin araştırmacılarının fikir birliğine vardığı üzere; zihnin derinlerine gizlenmiş, bilinçaltı denilen bir alt-zihne sahibiz. Ve o, bilince yansıyan işlemlerden çok daha fazlasını üstleniyor. Üstelik bunların çoğu için bilinci devreye sokmasına, yani bize bunları bilgi olarak yansıtıp yaptığı işlemlere dâhil etmesine de ihtiyacı yok."
Doğan Burda Dergi
Reklam
"Bir dizi bağımsız görüntünün birleştirilmesiyle elde edilen bileşik görüntü, evrendeki galaksilerin şu ana kadar gözlemlenememiş karanlık maddeyle birbirine bağlı kozmik bir ağ oluşturduğu yönündeki tahminleri doğruluyor. Evrenin yaklaşık dörtte birini meydana getiren gizemli bir madde olan karanlık madde parlamıyor, ışığı emmiyor ya da yansıtmıyor. Bu yüzden de çekim etkisi dışında saptanması neredeyse olanaksız. Waterloo Üniversitesi’nden gökbilim profesörü Mike Hudson, “Araştırmacılar, galaksiler arasında uzanarak onları birleştiren, ağ benzeri bir süper yapı oluşturan karanlık madde ipliklerinin varlığını onlarca yıldır öngörüyordu,” diyor. “Bu görüntü, tahminlerin ötesinde bizi görüp ölçebileceğimiz bir şeye götürüyor.”
Sayfa 58 - Doğan Burda Dergi - Galaksileri birleştiren karanlık madde ağı ilk defa görüntülendi.
"Kansas Üniversitesinden bir araştırmacının yürüttüğü yeni çalışmaya göre bir Neandertal’in 130.000 önce dişleri üzerindeki bıraktığı kurdan izleri ve diğer müdahaleler tarihöncesi diş hekimliğinin bir örneği. Antropoloji bölümünden emekli Profesör David Frayer’ın dediğine göre “Bu Neandertal’in yaşadığı diş sorununa uyuyor ve küçük azı dişi üstündeki kürdan çizikleri, kırıklar ve diğer izler muhtemelen kendini iyileştirme çabasının bir ürünü. Çağdaş bir insandan bekleyeceğimiz davranışlarla uyumlu, ilginç bir bağlantı ya da olgu topluluğu. Diş ağrısı çekmemiş insan yoktur ve Neandertaller de çene kemiğine gömülü dişin nasıl bir problem olduğunu biliyordu.”
Sayfa 43 - Doğan Burda Dergi - İlkel ortodonti
"Bir araştırmaya göre et yerine fasulye yemek sera gazı salınımını büyük ölçüde azaltarak iklim değişiminin etkilerini hafifletebilir. Araştırmaya öncülük eden Helen Harwatt, “Muhtemelen ilk defa fasulyeler gaz azaltıcı olarak tanımlanıyor” diyor. Endüstriyel inek ve sığır çiftliklerinin çok güçlü bir sera gazı olan metanı aşırı oranda ürettiği bilinen bir gerçek. Baklagillerin eşit miktarlardaki tüketimiyse ettekinden fazla kalori ve proteini çok daha küçük karbon ayak iziyle elde etmemizi sağlıyor. Araştırmacılar, etin fasulye ile yer değiştirmesinin özgür bırakacağı alanı hesaplamak adına önceden yayınlanan çalışmaları da kullandı ve bu değişimin şu anda işlenen tarım arazilerinin yüzde 42’sini serbest bırakacağı ortaya çıktı."
Et Yerine Fasulye Yemek Gezegeni Kurtarır mı? - Sınıflı toplumların kendi kendini yeniden üretmesine karşı çıkmadıkça hiçbir şey gezegeni kurtaramaz.
"Jüpiter’in, Juno uzay aracı tarafından görüntülenen kızıl lekesi 16.350 km genişliğindeki bir alanı kaplıyor. Bu leke, 350 yıldır sürmekte olan antisiklonik bir fırtına."
Sayfa 11
Reklam
100 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
BILINCIMIZIN ALTI VE ÜSTÜ
Gördüğümüz rüyalar, istemsizce ağzımızdan çıkan bir söz, farkında olmadan yaptığımız bir mimik ya da ansızın aklımıza gelen bir fikir çoğunlukla ondan kaynaklıdır nazarımızda. Evet bilinçaltımızdan bahsediyorum. Kontrolümüzde olmadığını düşünürüz ama onu tanımaya başlayınca acaba belki de onun bizi kontrol ettiği yargısına varabiliriz. Bilinçaltı hakkında pek çok şey bilsek de hala belli ölçüde gizemini koruyan bu karanlık yanımız üzerindeki sır perdesi belki tam anlamıyla hiç kalkmayacak. “Zihnimizin Gizli Süper Güçleri” başlıklı yazımızda ise bilinçaltımız hakkında kafanıza takılan pek çok soruya cevap bulurken aslında ne kadar önemli bir parçamız olduğunu da okuyacaksınız. Yazmak, daha doğrusu iyi yazabilmek, tıpkı güzel konuşmak gibi temelde doğuştan gelen fakat zamanla geliştirilebilen harika bir beceridir. Diğer yandan yazmaya çalışmak –ortaya çıkan yazı etkileyici olsun ya da olmasın- insanı çok geliştirir. Yazarken, düşüncelerimizi odaklayıp yoğun bir konsantrasyon içine gireriz. Sadece bu bile beyin için ciddi bir egzersizdir. Dahası çoğunlukla sadece düşüncelerimizi yazmak yetmez, yazdıklarımızı destekleyip zenginleştirecek farklı kaynaklar aramak, yazma serüvenimizi ilginç kılarken bize paha biçilmez değerler de katar.
Popular Science Türkiye - Sayı 64
Popular Science Türkiye - Sayı 64Popular Science Türkiye Dergisi · Doğan Burda Dergi · 201753 okunma
Bütün Alıntılar
ISPANAK DAMARLARI Araştırmacılar ıspanağın yaprak damarlarını kullanarak insan kalp hücrelerini çalışır durumda tutmayı başardı. Amerika’daki Worchester Politeknik Enstitüsü araştırmacıları, karmaşık bir damar ağına sahip olan ıspanak sayesinde bitki damarlı kalp yarat￾tı. Önce ıspanağın yaprakları üze￾rindeki bitki hücrelerini
NANE NEDEN SERINLIK HISSI VERIR İçindeki mentol sinir hücrelerini aldatıp ısı değişimi algısı yaratır.
BIR NESNEYI GÖREBILMEK İÇIN KAÇ TANE FOTONU ALGILAMAMIZ GEREKIR? 9 foton yeterli olabilir ama daha net bir görüntü için daha fazlası lazım.
Reklam
BITKILER DE KÖK HÜCRELERE SAHIP MI? Kök hücreleri olmasa yaşamaya devam edemezlerdi.
BEYAZ DELIKLER GERÇEKTEN VAR MI? Formüller olması gerektiğini söylüyor ama bir beyaz delik bulma şansımız olmadığı için bunu ispatlayamıyoruz
Bilim uğruna elimi ineğin içine soktum MATTHIAS HESS, D AV I S ’ T E K I C A L I F O R N I A ÜNIVERSITESI’NDE YARDIMCI DOÇENT İneklerin bağırsakları büyülüyor beni. İneklerin midesini oluşturan dört bölümden en büyüğü olan işkembedeki mikroplar, bitkileri ina￾nılmaz derecede iyi parçalıyor. Bu süreci incelemek daha iyi inek yemi
90’lı yıllarda Stanford Üniversitesi’nden Nalini Ambady ve Robert Rosenthal tarafından yapılan deneyler, bilinçaltının saniyeler içinde bir insanın karakterini çözümleyebildiğini ve bu çözümlemenin şaşılacak denli isabetli bir karakter tespiti olabildiğini göstermişti.
Ap Dijksterhuis ise nerede yaşayacağımız, hangi evi seçeceğimiz, hangi işi yapacağımız gibi çok önemli kararlar vermemiz gerektiğinde bunlar üzerinde detaylı düşünmek yerine, kendimize biraz zaman tanıyıp işi bilinçaltına devretmemiz gerektiğini söylüyor. Yaptığı araştırmalar, böyle önemli kararlar vermesi gereken bireylerin, konuyu bir kenara bırakıp sanki bir seçim yapmaları gerekmiyormuşçasına rahat olduklarında, kendileri için en isabetli seçimi yaptıklarını gösterdi.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.