Bir alanda karşıt konumlara sahip olan ve her konuda, radîkal bir biçimde karşıtmış gibi duran insanlar arasında, o alanda söz konusu olan şeyler için mücadeleye deǧeceǧine dair gizli ve zımni bir anlaşma vardır.
Devletin iktidarını, sahip olduğu en özgül şey, yani kullandığı o tikel simgesel etkililik biçimi çerçevesinde gerçekten anlayabilmek için, daha eski bir makalemde önermiş olduğum üzere,20 geleneksel olarak birbiriyle bağdaşmaz gibi görünen entelektüel gelenekleri aynı açıklayıcı model içinde bütünleştirmek gerekir. Böylece, gerekli olan, öncelikle toplumsal dünyaya ilişkin fizikselci görüyle, yani toplumsal ilişkileri fiziksel güç ilişkileri olarak kavrayan görüyle bu dünyayı simgesel güç ilişkileri, anlam ilişkileri, iletişim ilişkilerine dönüştüren sibernetik ya da göstergebilimsel görü arasındaki karşıtlığı aşmaktır. En kaba güç ilişkileri, aynı zamanda simgesel ilişkilerdir; boyun eğme, itaat edimleri de bilişsel edimlerdir ve bu sıfatla bilişsel yapıları, algı biçim ve kategorilerini, görü ve ayırma ilkelerini harekete geçirirler: Toplumsal eyleyiciler, toplumsal dünyayı, dünyada mevcut şeylerin tümüne, özellikle de toplumsal yapılara uygulanabilecek bilişsel (Cassirer’in deyişiyle “simgesel biçimler”, Durkheim'ın deyişiyle sınıflandırma biçimleri, görü ve ayırma; bunların tümü, az ya da çok ayrı kuramsal gelenekler dahilinde aynı şeyi söylemenin değişik biçimleridir) yapılar aracılığıyla kurarlar.
Statükoyu kutsayan iki özcülük biçimi olan popülizm ve muhafazakarlık seçeneǧinden, ancak evrensel olana ulaşma koşullarını evrenselleştirmeye çalışarak kurtulabiliriz.
Bizim evrensel olarak deǧerlendirdiǧimiz - hukuk, bilim, sanat, ahlak, din, vb- insan yapıtlarının çoğu, hiç de evrensel olmayan skolastik bakış açısından ve onu olabilir kılan ekonomik ve toplumsal koşullardan ayrı tutulamaz.