Önce şiirde sevdim kavgayı
Özgürlüğü kelime kelime şiirde.
Mısra mısra sevdim yaşamayı,
Öfkeyi de, sevinci de…
Senin ışıklı günlerin,
Benim iyimser dostlarım
Hepsi hepsi şiirde.
Ne varsa yitirdiğim…
Bütün bulduklarım şiirde.
Kafiyeden önce gelen
Sevgilerimiz mi sade,
Sürgün de var
Hapis de.
Üç odalı bir ev kiraladığım gün,
kurtulacak kitaplarım
merdiven altındaki şeker sandığından.
Belki de gün geçtikçe,
tabanında halı döşeli
bir kitaplığım olacak.
Benden söz açıldı mı
önce kitaplarımın sayısı söylenecek
sonra baremdeki derecem...
Bense her şeyden uzak,
kitaplarımın ortasında kendimi unutacağım!
Senin gözbebeklerin var ya,
Kadın kadın gülen,
İnsan insan bakan gözbebeklerin...
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder...
Bir açarsın ki mutluyum,
Bir kaparsın,
Her şey elimden gitmiş...
Bakkal köşe başındadır;
iki aydır kalem sürülmedi
Öğretmen Rıfat Bey'in hesabına,
toplam çizgisi çekildiği halde
borcu silinemedi;
nasıl geçersin önünden!
Her işe aklı yatan çocuğum,
kalktığın zaman tahtaya
yüzünün kızarması neden?
Ayağında sağlamca bir pabuç
sırtında bir ceket yok diye mi?
Ne var bunda sıkılacak,
utanmak bize düşer çocuğum!
Eğer çalışmadığın içinse,
bildiklerin sana yeter,
notun eskiden verilmiş,
bilmediğin şahıs zamirleri olsun!
Biliyorum bu yüzden
Yokluğumu çekmeyecekler,
Hep yaşıyormuşum gibi gelecek onlara
Biraz ötelerde, uzaklarda.
Babamız diyecekler, dedemiz
Dur durak bilmezdi,
Dert nedir, tasa nedir bilmezdi,
Neyi bildiğimi bilmeyecekler.