Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ulus-Devlet Modern Benlik ve Hesapçı Akıl

Seküler Çeviriler

Talal Asad

Seküler Çeviriler Sözleri ve Alıntıları

Seküler Çeviriler sözleri ve alıntılarını, Seküler Çeviriler kitap alıntılarını, Seküler Çeviriler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avrupa Hristiyanlığı, Avrupalıların kimliğinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Elbette Doğu Avrupa'da, Kuzeydoğu Afrika'da ve Batı Asya'da Hristiyanlık türleri vardı, ama bunlar asli Hıristiyanlığın akıldışı ya da yozlaşmış biçimleri olarak reddedilmiştir.
"Özgürlüklerimiz yasalarla ve anayasalarla güvence altına alınabilir," der Adams, "Ama bizi özgürlüğün aşırılıklarına karşı bireyin kendi kendini kontrolü haricinde kim ya da ne koruyabilir?"
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Çeviri ve duyulu beden
"Hıristiyanlar için misyon öncelikle çeviri demekken, Müslümanlar için misyon her zaman ritüel yükümlülüklerinde kutsal kitaplarının çevrilemezliği olmuştur." ² Sanneh farklı bir dile çevrilmesine rağmen ibadetin biçiminin ve anlamının aynı kalabileceğine inanır. Diğer yandan islami ibadet dili Arapçadan çevrilemez olduğundan, islamin karşılaştığı yerel diller rütbe tenzili yemiş ve hıristiyanlığın temel özelliği olan kültürel çoğulculuğu (ve hıristiyanlığın modernlige miras bıraktığı degerleri) müslümanlar için-olanaksiz değilse bile- zor hale getirmiştir.
Sayfa 89 - ² Sanneh, translating the message, 8.Kitabı okudu
Belki de en önemli duyarlılık, insanın "hakikat"e doğrudan erişim imkanı olduğu inancıdır.
Machiavelli'ye selam
Niccolò Machiavelli, prense, egemenliğini koruyup ilerletmesi için maske takmasını tavsiye eder; bu maske gerçek niyetini ve hislerini saklamakla kalmaz, aynı zamanda arzulanan bir sonuca ulaşmak için kitleye geleneksel açıdan tanınabilir bir davranış sunar: Demem o ki, hisler ve niyetlerle ilgili bir imaj sunmak, aracıya ne yaptığı bakımından değil, bakan gözler üzerinde nasıl bir etkide bulunduğu bakımından önemlidir. Benliğin sunumu olarak maske bir alettir, kişisel ve siyasal egemenliğin savunulması ya da ilerletilmesi gerektiğinde devreye giren muğlak niteliklerin bir göstergesidir.
Sayfa 168Kitabı okudu
Sekülerizm, tarihsel açıdan, modern devleti farklı şekillerde çerçevelendirmiştir, zaten kendisi de muğlak olan makuliyet, eşitlik ve özgürlük hakkındaki tipik hislerle ve inançlarla sürdürülür. Seküler birey kendisini özerk ve akli görür; üstelik "gerçek din" olarak gördüğü bir yaşam biçimini seçebildiği zaman bile bu böyledir. Ama özerklik ile akliliğin ne anlama geldiği her zaman açık değildir ve açık olduğunda bile, bunlar tarihsel açıdan değişmez değildir.
Reklam
Gazâlî ile Aristotales arasında hayati farklar vardır: Aristotales'in aksine Gazâlî, düşünmenin benliğin özü olduğunu ve dolayısıyla tefekkür dolu bir yaşamın onun en üstün başarısı olduğunu düşünmez. Gazâlî acısından temel husus Tanrının yarattığı şekliyle benliktir ve Tanri'ya (dolayısıyla onun yarattıklarına) yönelmeyi öğrenmektir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Liberalizm için dil çoğu zaman, hakikati bizzat konuşan kişiden saklayabilecek (vicdanlı olması istendiğinde) bir çeviri aracı ya da zorunlu bir siyasî maskedir.
Sayfa 219Kitabı okudu
Sekülarizm Hıristiyanlık Bağlantısı
Sekülarizmin özü nedir? İnsanların temelde ya da ahlaken eşit oldukları inancı, herkesin dilediğini yapmakta özgür olduğu bir alanın bir vicdan ve özgür eylem alaninin, bulunduğunu ima eder. Bu inanç, klasik liberalizmin temel değerinde özetlenir: “Eşit özgürlüğe” bağlılık. Bu umursamazlık mıdır, inançsızlık mıdır? İkisi de değil. İnsan olmanın, akli ve ahlaklı bir aracı olmak, kendi eylemlerinin sorumluluğuyla özgür bir seçici birey olmak anlamina geldiği şeklindeki sağlam inanca dayanır. Kuralların "körü körüne" takip edilmesinden ziyade, vicdana büyük önem verir. Hakları, başkalarına karşı görevlerimizden ayrı düşünmez. Bu aynı zamanda Hıristiyanlığın temel eşitlikçi ahlaki içgörüsüdür. Aziz Pavlus’un “Hıristiyan özgürlüğü” ile Yahudi yasalarına uyulması arasında kurduğu karşıtlıkta kendini gösterir.?
Eğer küfür Tanrı'ya ihanet olarak görülürse, Tanrı madum olduğu durumda hükümdara ihanet ne kadar farklıdır ki?
Reklam
Elbette insanlar zulmetmeyi ve bencillik yapmayı bildikleri kadar şefkatli davranmayı da bilir. Bizi tehdit eden dehşet, özünde, "insan doğası" ile ilgili değil, kolektif yaşam biçimimizde var olan müphemlikler ve tıkanıklıklarla ilgili bir meseledir.
Sanneh, Hıristiyan mesajını Hıristiyan olmayan bir kültüre çevirmek üzere yerlilerin kıstaslarından yararlanırken misyonerlerin, esas mesajın anlaşılıp özgürce seçilmesi için özgün aracı başka bir araç için haklı olarak terk ettiğini söyler. Mesaj bütünden koparılabilir olduğundan, herhangi bir araçta ve araçla aktarılabilir ve bu sayede alımlandığı yerlilerin dillerinde ve kültürlerinde serpilip gelişmesi mümkün hale gelir. Sanneh'e göre, bu tutum, İslamın ayırıcı özelliği olarak gördüğü şeyle çelişir: “Hıristiyanlar için misyon öncelikle çeviri demekken, Müslümanlar için misyon her zaman ritüel yükümlülüklerinde kutsal kitaplarının çevrilemezliği olmuştur.”
Kur'an'ın Çevrilemezliği
Kuran'ın çevrilemezliği, bir vahiy olarak görülmesi gerektiğinin işaretidir ve vahiy, Eliot'ın dikkat çektiği gibi, şiirsel ilhama benzer. Çevirmesi imkânsız olmasa da zordur. Ona kendi terimleriyle yaklaşmak gerekir ve bunların ne olduğunu belirlemek her zaman kolay değildir. Kuran Tanrı kelamı olarak alındığı ölçüde, müminlerin ona duyduğu hürmet ve minnettarlık ona yaklaşımda önvarsayılır ve bu tutum hem maddi kitaba dokunurken uyulan temiz lik kurallarında hem de kelamin yazılı ya da sözlü aktarımda değiştirilmemesine dikkat edilmesinde ifade bulur. Fakat bu, sözgelimi Müslüman bir Türkün Kuran'ın Türkçe çevirisini okurken huşu ve hürmet duygularıyla dolmasının imkânsız olduğu anlamına gelmez; ben özellikle de ibadet bağlamda Kuran'ın özgün dilinden okunmasının tikel (fiziksel-duygusal-bilişsel) bir tutum olarak görüldüğünü ve çevrilemezliğinin bu anlama içkin özel bir mahiyeti olduğunu savunuyorum. Kutsal olan Arap dili değil; aşkın, yaratıcı olduğuna inanılan bir gücün huzurunda ilahi erdemlerin dile getirilmesidir. Bu demektir ki, çevrilemez olan şey (Kuran metni değil) ibadet edimidir ve bunun tam anlamı sözlüklerde (yedinci yüzyıl Arapçasının modern Arapçadaki izahını sunan bir sözlükte bile) yazmaz, aksine bu anlam belirli bir terbiyeyi (cultivation) gerektirir. Günlük yaşamda (Müslümanların ya da Hıristiyanların) kullandığı Arapça herhangi bir anlamda "kutsal” olarak görülmez.
Liberalizmin tarihi anlatılırken ismi zikredilen başlıca kişiler hâlâ Avrupalılardır ve siyasal insiyatif de neredeyse her zaman metropoliten alandadır.
2. Dünya savaşının ardından liberalizm, kapitalizm, ve demokrasi birbirine kopmaz bağlarla bağlı hale geldi.
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.