Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme

Ernst Cassirer

Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme Sözleri ve Alıntıları

Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme sözleri ve alıntılarını, Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme kitap alıntılarını, Sembolik Formlar Felsefesi II - Mitik Düşünme en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Empirik doğru, empirik daire ve küre, düşüncede var olan geometrik biçimler dünyası "bakımından"; yani "kendinde" doğru, "kendinde" daire, "kendinde" kare bakımından belirlenir ve kavra­nır. Empirik-mekansal olanın tam kavranışı ve yorumlanışında esas alınan norm ve ilkeyi veren şey, geometrik ilişkilerin ve yasaların cisimleşmesi olmaktadır. Fiziksel mekanın teorik kavranışı da, ay­nı düşünme motivlerinin egemenliği altındadır. Burada, elbette sa­dece duyusal seyir değil, aynı zamanda doğrudan duyusal alıcılık rol oynamaktadır. Fiziksel mekan kavrayışında mekanın ayrı "böl­geleri" ve mekandaki ayrı yönler, öncelikle biz bu bölgeleri ve yönleri bedensel organizasyonumuzun, yani fiziksel bedenimizin bazı maddi farklılıklarına bağladığımızda ayrılabilir hale gelmektedir. Fakat sözü edilen bu bağımlı olma durumunda, zihin, fiziksel mekan tablosunun yardımı olmadan iş göremeyince, adım adım bu mekan manzarasından kurtulmaya çabalar.
Kapsamlı nitelikteki çeşitli formlarda ve en farklı kültür formlarında rastlanan bir inanca göre, insan hayatının, hatta dünyanın varoluşunun sürekliliği, ritlerin doğru uygulanışına dayanır
Reklam
Çileciliğin ve kurbanın olumsuz fiillerin­ de ifade edilen bu arzu çerçevesinin daralmasıyla, istek, kendi içe­riği gereğince, öncelikle çok yoğun bir özetleniş ve böylelikle de yeni bir bilinçlilik formu kazanır. Diğer taraftan, benin görünüşte­ ki iktidarının karşısında bulunan, fakat karşıtlık içinde kavranarak benin sınırlarını çizen ve bene belirli bir "form" vermeye başlayan bir güç, önem kazanır. Çünkü sınırlar, ancak bu şekilde hissedilip bilinince, onların aşılabilme yolu da serbest hale gelir. Sadece insan, ilahi olanı büyüsel vasıtayla yenilmesi gereken değil, dua ve kurban vasıtasıyla uzlaşılması gereken kendinden üstün bir güç olarak tanır ve böylece o gücün karşısında, tedricen gerçek bir ben duygusu kazanır. Burada da özben, sadece içeriğini dışa yansıtarak kendini bulur ve kurar. Tanrıların gittikçe bağımsızlaşması, insanın, bizzat kendi içinde ve birbirinden ayrı akan duyusal güdü çe­şitliliği karşısında, sabit bir orta noktayı, istemenin birliğini keşfetmesi için şarttır.
Geri13
33 öğeden 31 ile 33 arasındakiler gösteriliyor.