Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeriat ve Kölelik

İlhan Arsel

Şeriat ve Kölelik Sözleri ve Alıntıları

Şeriat ve Kölelik sözleri ve alıntılarını, Şeriat ve Kölelik kitap alıntılarını, Şeriat ve Kölelik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her konuda olduğu gibi "kölelik” konusunda da şeriat, kapkaranlık bir zihniyetin ifadesi olarak karşımızdadır. Şu bakımdan ki, insan varlığının kutsallığı ve haysiyeti ile bağdaşmaz kuruluşları ve bu arada köleliği, hiçbir itiraz ve direnişe olanak bırakmadan, yüzyıllar boyunca sürdüregelmiştir: Hem de gökten indiği söylenen emirlere ve bu emirlerden çıkma geleneklere dayalı olarak.
İslam iyi seylerin baslatıcısı,kotu seylerin sonlandırıcısıdır yersen..
Geçmiş dönemler boyunca İslam bilginlerinin yaptıkları şey, İslam dininin kölelere, kendi özgürlüklerini satın alma hakkini tanıdığını ve kölelerin durumunu iyileştirdiği masallarını tekrarlamaktan ibaret kalmıştır: onlara göre güya İslam şeriatı bu "olumlu" yenilikleri getiren ilk ve son dindir.
Reklam
Köleliği ortadan kaldırmanın tek yolu “insan” denilen varlığı “kutsal” nitelikte saymaktır ve işte İslam şeriatı bu zihniyete yabancı kaldığı içindir ki olumlu sonuç yaratamamıştır.
İslami emirlere göre köleler, köle olmayanlara oranla pek çok hususlarda aşağı kılınmışlardır. Örneğin kölelerin (ve cariyelerin) ibadet hakları ve hukukî sorumlulukları az olduktan gayri efendilerinin onlara karsı cezai sorumlulukları da pek sınırlıdır. Cinayet isleyen birisine karsı kısas uygulandığı halde, cariyesini öldüren kişiye uygulanmaz ve bu kişi kısas olarak öldürülemez; zira Kur’an’a göre kısas: “Hür ile hür, köle ile köle ve kadın ile kadın'dır." (K. Bakara 178; Maide 45)
Osmanlı Devleti, 1854 ve 1857 yıllarında İngiltere ile imzaladığı antlaşmalarl, köle ticaretine son vermeyi kabul etmiştir. Ancak ne var ki Mekke ve Medine, bu antlaşma hükümlerinden hariç tutulmuştur. Çünkü bu iki kent İslam’ın “kutsal” toprakları sayıldığından, Kur’an’ın Tanrısal bir kuruluş olarak getirdiği köleliğin bu kentlerde yasaklanması yoluna gidilememiştir. Vaktiyle Muhammed’in yaşadığı ve bizzat köle sahibi bulunduğu bu topraklarda köle ticaretini yasaklamanın Kur’an’a karşı gelmek olacağı düşünülmüştür.
Her konuda olduğu gibi “kölelik” konusunda da şeriat, kapkaranlık bir zihniyetin ifadesi olarak karşımızdadır. Şu bakımdan ki, insan varlığının kutsallığı ve haysiyeti ile bağdaşmaz kuruluşları ve bu arada köleliği, hiçbir itiraz ve direnişe olanak bırakmadan, yüzyıllar boyunca sürdüregelmiştir: Hem de gökten indiği söylenen emirlere ve bu emirlerden çıkma geleneklere dayalı olarak.
Reklam
Ey Peygamber! ....Allah’ın sana ganimet olarak verip de elinin sahip olduğu cariyeleri, seninle birlikte hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını, teyze kızlarını....sana helal kıldık." (Ahzap/50)
Köleliğin kaldırılmasını kendisine amaç edinen bir din hiç köleliği “doğal bir kuruluş olarak yerleştirir mi? Ya da kendisini böyle bir dinin “peygamberi” olarak tanıtan bir kimse hiç köle edinerek, ya da kullanarak başkalarına kötü örnek olma yolunu tutar mı?
Kur’an’ın "hür" olarak tanımladığı insanlar dahi aslında gerçek anlamda hür olmaktan uzaktırlar: gökten indiği söylenen buyrukların uygulayıcısıdırlar; yani özgür iradeye sahip olarak is görme olasılığından yoksundurlar.
Öte yandan İslam şeriatına göre, babası köle olmasa dahi köle kadından doğan çocuk köle sayılır. Ve bu usul İslam’ın hayrına olmak üzere yorumlanır. Nitekim biraz yukarda Gazali’nin, şehvet giderme uğruna köleliğin sürdürülmesiyle ilgili felsefesini özetlemiş ve: "Çocuğun köle olması, dinin mahvolmasından ehvendir" şeklindeki sözlerini nakletmiştik. İslam dünyasının "Hüccet-ül İslam" diye yücelttiği Gazali’nin bu mantığını, onun zihniyetindeki zavallılıkla mı yoksa insan haysiyetine karşı beslediği düşmanlıkla mı damgalamak gerektiğinin takdiri okuyucuya aittir.
Reklam
çözüm ilginç
"Arap kavminde şehvet galip olduğu için, sâlih olanları da daha çok evlenme ihtiyacı duyarlar... Kalbin huzurunu sağlamak ve zinayı önlemek için cariye ile evlenmek mubah olmuştur..." Gazali
Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde köle'den (ya da cariye'den) söz edilirken çoğu kez "mal", "eşya", "alınıp satılabilen şey" anlamlarına gelen deyimler kullanılmıştır; köle sahibi kimseler ise "mal/eşya sahibi kimseler" olarak gösterilmişlerdir.
Ancak ne var ki Kur’an’ın "hür" olarak tanımladığı insanlar dahi aslında gerçek anlamda hür (özgür) olmaktan uzaktırlar: gökten indiği söylenen buyrukların uygulayıcısıdırlar; yani özgür iradeye sahip olarak iş görme olasılığından yoksundurlar.
Rum Suresinde "Milku'l-yemin" yani “sağ elin satın aldığı, sahip olduğu köleler" diye yazılıdır (Bkz. . Rum 28; Ayrıca bkz. Nur 31, 33, 58; Ahzab 55; Nahl 71). Nahl Suresi’nde "memlûk" yani "Birinin malı olan köle" deyimi yer alır (K. Nahl 75). Nisâ Suresinde "Rakabe" yani "sahibi bulunduğu köle" diye yazılıdır (Nisa 92; Ayrıca bkz. Maide 89; Mücadele 3; Beled 13).
Osmanlı devleti ile İran ve Mısır gibi ülkelerde kölelik denen şey, Batı devletlerinin (özellikle İngiltere’nin ve Fransa’nın) baskılarıyla sona erdirilmiştir: o da pek yavaş bir tempo ile. Zenci kölelerin azatlanmaya başlandığı ilk Müslüman ülke Tunus'tur.
519 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.