Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şeriat ve Kölelik

İlhan Arsel

Şeriat ve Kölelik Sözleri ve Alıntıları

Şeriat ve Kölelik sözleri ve alıntılarını, Şeriat ve Kölelik kitap alıntılarını, Şeriat ve Kölelik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her konuda olduğu gibi “kölelik” konusunda da şeriat, kapkaranlık bir zihniyetin ifadesi olarak karşımızdadır.
Her ne kadar Osmanlı devleti 1908 Anayasa’sı (1293 Kanun-u Esâsî) ile köleliği saf dışı kılmış olmakla beraber, bu kuruluşun gerçek anlamda ortadan kalkması ve Türk topraklarından silinip atılması Atatürk’ün yarattığı Türkiye Cumhuriyeti sayesinde olmuştur.
Reklam
Allah, hiçbirşeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi örnek verir. Bunlar hiç eşit olurlar mi?...
Karşılarında, şeriatın içeriğinden habersiz, akılcı güçten nasipsiz ve her şeye körü körüne inanmaya hazır yığınlar vardır.
Bir kadın bunu nasıl kabul eder ki?
Bilindiği gibi Kur’an’da, erkeklere dörde kadar kadın ve dilediği sayıda cariye alma hakkı tanınmıştır "Hür" kadınlarla evlenme olanağına sahip bulunmayanlar, bu hükümden yararlanarak kendilerine cariye edinebilir ve böylece şehvet ihtiyaçlarını giderme olasılığını bulurlar (K. Nisa suresi, ayet 3)..
Ümmetini bu kadar düşünen bir peygamber daha gelmemiş işte....
Muhammed, getirmiş olduğu diğer birçok “zorunlukları”, “yasakları” ve “haramları” uygulayabilmek için köle azatlama cezasını öngörmüştür. Örneğin oruçlu iken cinsî münasebette bulunmak yasaktır; oruçlu mümin bir kişi, kadınlarının her tarafından yararlanmak olanağına sahip bulunduğu halde onların avret yerine dokunamaz. Daha başka bir deyimle kadınlarını öpebilir, dillerini emebilir, göğüslerini elleyip sıkabilir, fakat cinsî münasebette bulunamaz (K. 2 Bakara 187). Bulunacak olursa günah işlemiş sayılır ve günahının karşılığı olarak köle azat etmek zorunluğunda kalır.
Reklam
Gerçek şu ki, İslam şeriatı, köleliği kötü gözle görmek ve kaldırmak şöyle dursun fakat doğal bir kuruluş bilmiş ve genel olarak insan varlığını "özgür" değil "kul" olarak görmüş ve kulların da kendilerine ait kulları bulunduğunu kabul ederek köleliğin hiç kalkmamacasına sürüp gelmesine vesile olmuştur.
Bundan başka bir de erkeklere evli kadınlarla evlenme yasağını koyarken evli cariyelerle evlenme olasılığını tanımıştır: çünkü cariye her hususta kullanılabilecek bir maldır. Nisâ suresindeki ayet şöyle: “Sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılınmıştır..." (K. Nisâ 24). Her ne kadar bu ayette sözü edilen cariyelerin savaş esiri olarak ele geçirilmiş kadınlar olduğu ve bu kadınların evliliklerinin kendiliğinden, tutsaklık nedeniyle, kendiliğinden bozulmuş sayılacağı belirtilirse de, söylemeye gerek yoktur ki insan haklarına ve ahlakiliğe terslik bakımından cariyenin savaş esiri olup olmamasının fark yaratmaması gerekir. Tutsak alınan bir kadını, sırf kocası düşman kesimindedir diye, bir başka erkeğin koynuna sokmanın ne adâletle ve ne de insafla ilgisi vardır.
Müslüman erkeğine, evli "hür" kadınlarla evlenme olasılığını tanımadığı halde, evli cariyeler edinmeyi, ya da evli cariyelerle evlenmeyi câiz görmüştür. Kur’an’a koyduğu hüküm şöyle: “Sahip bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kilindi...” (K. 4 Nisâ 24). Yani Muhammed’in söylemesine göre Tanrı, erkek kullarına evli kadınlarla evlenmeyi haram kılıyor fakat evli bulunan cariyeleri helâl sayıyor.
“1400 yıllık uygulamanın ortaya vurduğu gerçek bu halde olduğu halde, şeriatçılar, bu gerçeği görmezlikten gelerek ve şeriat verileriyle olmadık cambazlıklara girişerek, İslamın köleliğe karşı olduğunu söylemekten geri kalmazlar. Söylerken de kendilerine dayanarak edindikleri yalanların, hem bir yandan tanrı fikrini zedelediğini ve hem de insanlarımızın kafalarını ütülediğini düşünmezler. Düşünseler şunu bilirler ki, karşılarında, şeriatın içeriğinden habersiz, akılcı güçten nasipsiz ve her şeye körü körüne inanmaya hazır yığınlar vardır.”
Reklam
Tutsak alınan bir kadını, sırf kocası düşman kesimindedir diye, bir başka erkeğin koynuna sokmanın ne adâletle ve ne de insafla ilgisi vardır.
Kur’an’da, erkeklere dörde kadar kadın ve dilediği sayıda cariye alma hakkı tanınmıştır "Hür" kadınlarla evlenme olanağına sahip bulunmayanlar, bu hükümden yararlanarak kendilerine cariye edinebilir ve böylece şehvet ihtiyaçlarını giderme olasılığını bulurlar (K. Nisa suresi, ayet 3)
Muhammed, iman sahibi erkeklere, köle kadınları "cariye" (odalık) olarak şehvet aracı şeklinde kullanma olasılığını sağlamıştır. Arapların kadına ne kadar düşkün olduklarını bildiği için, şu veya bu nedenle kadınsız kalmasınlar diye bu yolu düşünmüştür. Gazali bu konuda şöyle der: "Arap kavminde şehvet galip olduğu için, sâlih olanları da daha çok evlenme ihtiyacı duyarlar... Kalbin huzurunu sağlamak ve zinayı önlemek için cariye ile evlenmek mubah olmuştur...”
Ne var ki Kur’an’ın "hür" olarak tanımladığı insanlar dahi aslında gerçek anlamda hür olmaktan uzaktırlar...
İslam iyi seylerin baslatıcısı,kotu seylerin sonlandırıcısıdır yersen..
Geçmiş dönemler boyunca İslam bilginlerinin yaptıkları şey, İslam dininin kölelere, kendi özgürlüklerini satın alma hakkini tanıdığını ve kölelerin durumunu iyileştirdiği masallarını tekrarlamaktan ibaret kalmıştır: onlara göre güya İslam şeriatı bu "olumlu" yenilikleri getiren ilk ve son dindir.
517 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.