”O şimdi sizin emrinizde itaatle önünüze düşerek buradan çıkıp gitse bile kalbi yine beni severek gidecektir... Benden bıktıktan sonra da yine sizi değil başka bir kadın sevecektir..”
”Kapı arkasından lakırdı dinliyorsunuz? İşitmeye mezun olmadığınız sözlere hırsızlama kulak vermenin ne kadar vahşi bir hareket olduğunu bilseydiniz...”
Herkesin ellerinde lambalar, şamdanlar odaya doldular. Lakin biz bunların nazar-ı hayretlerine çarpan şeyi hakkıyla tasvir edemeyeceğiz. O anda odanın ortasında nazarlara açılan manzarayı hakkıyla tasvir edebilmek için kalemi, bu gibi rezaili tasvirde ihtisas sahibi bir sanatkâr olan Emile Zola'nın eline vermeli.
"Bu moda ne kadar acayip bir âdettir! Ona kıyafetlerini uyduran kadınların çoğu güzel olmaktan ziyade çirkin oluyorlar. İki kadına yaraşırsa sekseni sevimsiz, garip bir şekil ve sima meydana getiriyor."
Nerede böyle bir olay meydana gelirse oraya toplaşan halk arasında derhal ona dair beş on türlü yalan yanlış rivayet çıkar. Buna sebep ise herkesin olayın asıl çıkışına dair işitebildiği sözleri kendi tarafından güzelce dallandırıp budaklandırarak, ifade gücü nispetinde diğerlerine satmasıdır.