"Hiçbir şey bilmiyorum, -evet, "hiç" denebilir, uzaklardan gelen, duyulur duyulmaz arası, sezilen -ancak sezilebilen- acılı bir türkü gibi şimdi her şey..."
KIYIDA
‘’ Bir kapı açılmış da, kimsecikler girmemiş gibi. Dudakların ucuna gelen ve orda kalan bir söz gibi. Dalgınlık gibi bir şey. Sigarayı yanar bırakmışsın gibi. Öyle, tüten bir şey belki. Belki sessiz. Belki sessiz değil, çıkmayan büyük bir çığlık gibi. Koptu kopacak bir çığlık gibi. Ve biraz da acıyla yuğurulmuş gibi. Küskünlük gibi. Sevdaya ilişkin bir söz gibi. Sarımsı bir şey. Yeşilimsi.. morumsu… Dönmeyecek birine mendil sallamak değil, birini dört gözle bekler gibi. Sevdiğine mektup yazmak gibi. Onun adını bir yerde duymak gibi. Onun adına benzer bir ad duymak gibi. Öyle bir adın kulağına çalındığını düşünmek gibi. Sanki…