Bu kitapta da yine efsanevi iki öykü yer alıyor
Rip van Winkle : Rip yaşadığı kasabada bütün komşularına yardım etmede sınır tanımayan, söz konusu kendisi ve ailesi olduğunda ise bir lira kazanmak için kendisini yoracağına, bir kuruş ile geçinmeyi tercih eden bir adam. Hal böyle olunca da karısının sürekli söylenmesi kaçınılmaz oluyor. Dağ yolunda tembellik ettiği günlerden birinde, Felemenk tablosundan çıkmış misali geleneksel kıyafetler giymiş olan birkaç adamla karşılaşır. Onların içkisine ortak olduktan bir süre sonra ise derin bir uykuya dalar. Kendine gelip kasabaya indiğinde ise kendisini 20 yıl sonrasında bulur.
Başsız Süvari : Sakin, sessiz, dünyanın telaşından uzak olan Sleepy Hollow'da birçok efsunlu hikaye anlatılmaktadır. Lakin bunların en başta geleni, uçarcasına at koşturan başsız bir süvarinin hayaletidir. Söylentiye göre geceleri bedenini terk eden süvarinin ruhu, tüm gece başını aramak için at koşturur. Sabah olmadan da gelip mezarına girer. Kasabada öğretmenlik yapan, ABD den Almanya' ya gelmiş Ichabod'un yolu bir gün bu süvari ile kesişir. Yoksa o mu öyle sanıyor ...?
Birkaç yıl önce Başsız Süvari'yi farklı bir yayınevinden okumuş ve açıkçası bu tarzdan pek de keyif almamıştım. Şimdi tekrar okuyunca çevirinin önemini bir kez daha anladım
