Sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerin doğa bilimlerinden iki önemli noktada farklılık
gösterdiğini gördüğümüz sürece, terminoloji o kadar da karmaşık değildir.
(1) Topluma veya “toplumsal olgular”a doğal dünyadaki nesnelere ve olaylara yaklaştığımız gibi yaklaşamayız\ çünkü toplumlar, ancak insanlar olarak bizim kendi eylemlerimiz içinde yaratıldıktan ve yeniden yaratıldıklan sürece var olurlar. Toplumsal kuramda, insan faaliyetlerinin, doğal olaylarda olduğu gibi, nedenler tarafından belirlendiğini düşünemeyiz. Benim, bireylerin ve kuramların “çifte etkileşimi” olarak adlandırdığım şeyi kavramalıyız: Biz toplumu yaratırız, toplum da bizi yaratır.
(2) Sosyolojinin pratik uygulamalan bilimin teknolojik kullanımlanyla doğrudan paralel değildir, olamaz da. Atomlar bilim adamlannın onlar hakkında neler söylediğini bilemezler, ya da o bilginin ışığında davranışlarını değiştiremezler. İnsanlar ise bunu yapabilir. Dolayısıyla, sosyoloji ile sosyolojinin konusu arasındaki ilişki, doğa bilimlerinde olduğundan kesinlikle farklıdır. nsanlar ise bunu yapabilir. Dolayısıyla, sosyoloji ile sosyolojinin konusu arasındaki ilişki, doğa bilimlerinde olduğundan kesinlikle farklıdır.
Bu kitapta ana hatlarını sunacağım görüşe
göre, sosyolojinin doğa bilimlerini çok yakından örnek alması gerektiğini düşünmek veya doğa bilimlerine benzer bir toplum biliminin uygun ya da arzulanabilir olmasını düşünmek hatadır. Bununla, doğa bilimlerinin yöntemlerinin ve hedeflerinin, insanların toplumsal davranışlarını incelenmesiyle tamamen ilgisiz olduğunu kastetmediğimi vurgulamak zorundayım. Sosyoloji, fiilî olarak gözlemlenebilir konularla ilgilenir, görgül (ampirik) araştırmaya dayalıdır ve olgulara anlam kazandıracak kuramları ve genellemeleri formüle etme girişimlerini içerir. Fakat insanlar doğadaki maddî nesnelerle aynı değildir; kendi davranışlarımızı incelemek, birçok önemli açıdan, doğal bir fenomeni incelemekten kaçınılmaz bir şekilde tamamen farklıdır.
Sosyoloji, şaşırtıcı derecede karışık üne sahip bir konudur. Bu yandan isyanı körükleyen ve başkaldırıya kışkırtan bir uyarıcıyla
bağdaştırılır. Çalışılan konular üzerine belli belirsiz de olsa bir fikir sahibi olunmasına rağmen sosyoloji, her nasılsa yıkıcılıkla, uyumsuz militan öğrencilerin yakınma dolu talepleriyle ilişkilendirilir.
Aklınıza gelebilecek her konu hakkında sizi sorgulamaya ve kafanızı kaşımaya iten Giddens kitaplarından biri.Özellikle modern toplumdan postmodern topluma geçişteki araf toplumlarda maddi kültürün manevi kültürden daha hızlı değişmesi üzerine epey yazı barındırıyor.
Her Felsefe grubu öğrencisi okumalı özellikle.
SosyolojiAnthony Giddens · Say Yayınları · 2014836 okunma
Öyle hissediyorum ki, insanların sahip olduğu elektrik süpürgeleri, buzdolapları, çamaşır makineleri gibi tüm bu benim 'yaşam lüksleri' dediğim metalara rağmen eskiden yaşam daha iyiydi ve insanlar daha arkadaş canlısıydı.
Çağdaş Sosyoloji'nin en önemli isimlerinden biri olan Anthony Giddens'ın sosyolojik birçok makeleyi barındırdığı kaynak bir eser. Sosyolojiye ilgisi olanlar için okunması gereken kitaplardan. Toplumsal alanda karşılaştığımız pek çok olayı sosyolojik olarak irdeliyor.
SosyolojiAnthony Giddens · Say Yayınları · 2014836 okunma