Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Evriminin Yeni Bilimi

Soyağacımızdaki Maymun

Eugene E. Harris

Soyağacımızdaki Maymun Sözleri ve Alıntıları

Soyağacımızdaki Maymun sözleri ve alıntılarını, Soyağacımızdaki Maymun kitap alıntılarını, Soyağacımızdaki Maymun en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Savana hipotezi ve türevleri, çevredeki ısınma ve arkasından gelen kuraklığın Afrika savanasının genişlemesine neden olduğu, bu yüzden ilk kuyruksuz maymun türlerinden bazılarının ormanlık yaşam alanlarını terk ettiğini söyler. Bu türler, savanalarda iki ayak üzerinde yürümeye başlayarak, sonunda insan soyunun başlangıcını oluşturan yeni bir türe dönüştü.
Mitokondriyal genomumuz, hücrelerimizin çekirdeğindeki genomdan çok daha küçüktür. " Bu erken dönem mitokondriyal DNA çalışmalarında dikkati çeken bulgulardan biri, Afrika halklarında genetik varyasyon düzeylerinin Avrupalılardakine ve Asyalılardakine göre daha yüksek olmasıydı (Çok daha büyük boyutlardaki çekirdek genomunu içeren son araştırmalar da bu bulguyu doğruluyor). Bu da Afrikalıların en eski insan popülasyonları ve Afrika’nın türümüzün coğrafi kökeni olduğunun işareti kabul edildi.
Sayfa 79
Reklam
Genomumuzu ve evrimsel geçmişimizi daha iyi anlama çabamız, hayvanlar dünyasının geri kalanıyla aramızdaki sayısız derin bağı sergileyecek bizlere. Charles Darwin'in dediği gibi, "İnsanla daha yüksek hayvanlar arasındaki zihinsel fark, ölçüsü ne kadar büyük olursa olsun, kuşkusuz bir nitelik değil nicelik farkıdır.
Sayfa 216 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Genom bilimi, yakın zamanda, insan soyunda pek çok benzersiz gen kaybının gerçekleştiğini tespit etti. Söz konusu zararlı mutasyonlar genin proteine çevrilme sürecini aksatıyor, bu da proteinin oluşamamasına neden oluyordu. İşlevsiz hale gelmiş bu genlere psödogen veya sahte-gen denir. İnsan ve şempanze soyu birbirinden ayrıldıktan sonra insan soyunda böyle en az seksen işlevsizleşme olmuştu. İşlevsizlesen genlerim en büyük bölümü , bir dizi kokuyu tanıma ve belli acı tatları alma yeteneğimizi elimizden aldı, ayrıca bağışıklık sistemlerimizdeki kimi genleri de kaybettik."
Sayfa 93
Önsöz
Şempanzelerle ortak atamızdan ayrıldığımızdan bu yana süren evrimsel yolculuğumuzda, bazı avantajlar sağlayan bize has özelliklerin nedenini ve nasılını Darwin'den beri anlamak istedik. Darwin'in doğal seçilim diye tarif ettiği mekanizmanın biçimlendirdiği bu insan adaptasyonları hayatta kalma becerimizi, üreme ve çocuklarımızı başarıyla büyütme yeteneğimizi artırdı.
Sayfa 16 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Büyük Boşanma
Bugün gördüğümüz kuyruksuz maymunlar, 13 ila 5 milyon yıl önce Afrika, Avrupa ve Asya'da ortaya çıkan ve bir zamanlar daha fazla türü içeren kuyruksuz maymunların oldukça seyrekleşmiş kalıntılarıdır. Bugün yalnızca beş tane büyük kuyruksuz maymun türü var (biz de bu kategorideyiz) ama sözünü ettiğimiz daha eski dönemde yirmiden fazla orta boy ve büyük kuyruksuz maymun türü vardı. Yalnızca Afrika'da ve Avrasya'nın Afrika bölgelerini andıran iklim koşullarına sahip yakın bölgelerinde en az on farklı kuyruksuz maymun türü olduğunu artık biliyoruz. Bu dönemi "kuyruksuz maymunlar gezegeni" diye tarif etmek gerçekçi bir yaklaşım olur.
Sayfa 69 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Romanya’nın Gorj Bölgesindeki çokgözlü Yaşlı Kadın Mağarasında (Peştera Muierii) 1952'de, bir grup kemik ve bir kadının neredeyse eksiksiz kafatası bulundu. Kemiklerin yanında, taş ve kemikten yapılmış, gelişkin el aletleri de vardı. 1998’de Portekiz'deki Old Mill kaya mağarasında (Lagar Velho) dört yaşlarında küçük bir çocuğun iskeleti
Sayfa 179
2009'da paleogenetik marifetiyle mesele daha da karıştı, çünkü Neandertallerle aynı dönemde Asya'da yaşamış olan yeni ve farklı bir arkaik insana ait fosil kanıtları bulundu. Uzun zamandır kayıplarda olan bu ikinci arkaik kuzenimize, güney Sibirya’nın Altay Dağlarındaki mağara bölgesinin ad verildi: Denisova. Bulunan kemikler bir serçe parmağın uç kemiği ile iki azı dişinden ibaretti. Parmak ucu kemiği 50.000 yıl önceye tarihlenen bir jeolojik katmandan geliyor ve anatomik özellikleri yeterince bilgi vermiyordu. Dolayısıyla, modern insanların eski bir atasına mı yoksa başka bir arkaik insan akrabaya, mesela bir Neandertale mi ait oldugu hâla gizemini koruyordu. Bulunuşundan kısa süre sonra, Almanya’daki Max Planck Enstitüsü'nden Svante Paäbo ve ekibi tarafindan kemiğin iç kısmı oyuldu, DNA'sı ayrıştırıldı ve 2010’da çekirdek genomunun tam bir taslağı çıkarıldı. Beklenmedik bir şekilde, parmak kemiğinden alınan genomda onu modern insanlara ulaşan soyağacından ve Neandertallere ulaşan soyağacından dışlayan genetik bir fark tespit edildi. Sahibi belirsiz bu parmağın genomu, modern insanların Afrika dışında yaşayan, Neandertaller haricinde ikinci bir arkaik kuzene daha sahip olduğunu gösterdi. Mağarada bulunan iki azı dişinin birinden alınan DNA bu bulguyu iyice pekiştirdi. Dişler ikinci ve daha yaşlı bir bireye ait olduğundan, adı geçen mağaranın bu farklı ve antik insansı grubuna ev sahipliği yaptığı tahmin edildi. (İlginçtir ama Neandertallerin ve insanların dişleriyle kiyaslandiginda beklenmedik ölçüde büyük ve sağlam olan azı dişi, Denisovalarin anatomik gürbüzlüğü konusunda olası ipuçları sunuyor.)
Sayfa 183
Bir popülasyonda ne kadar çok insan varsa, popülasyon içindeki insanlar arasında DNA farkları da o ölçüde artacaktır.
Denisovaların insan aile ağacından bir milyon yıldan uzun zaman önce ayrılmış çok eski ve şimdilik bilinmeyen bir insansıyla çiftleşmiş olabileceği ihtimali: Denisova genomundaki yüzde 0,5 ila yüzde 8 arasındaki olağan dışı derecede eski DNA bunu gösteriyor. Bu melezlenmenin nerede gerçekleştiği ve bu antik insansının kim olduğu gizemini koruyor. Fakat kışkırtıcı bir senaryo, bu antik insansının Asya'da yasayan Homo erectus popülasyonundan olabileceğini söylüyor; ne de olsa H. erectus'un 1,8 milyon yıl önce Afrika’yı ilk terk ettiği zamandan beri Kafkas bölgesini de (Dminisi, Gircistan içerecek şekilde Asya’nın büyük bölümünde yaşadığını biliyoruz.
Reklam
En son genom kanıtları, insanlar ve şempanzelerin ayrılığın başlangıç aşamasında çiftleşmeye devam ettiğini ve üreme açısından yavaş yavaş yalıtıldığını ortaya koyuyor.
Hominoidler arasında karşılaştırılan en eski DNA dizilerinden bazıları alfa 1,3 GT geni üzerindeydi. Memelilerin hücre zarında yer alan bir proteinin üretimine katılan bir enzimi kodlayan bu gen, bilinmeyen bir nedenden dolayı maymunlar ve kuyruksuz maymunlarda aktif değildir. (psödogen olarak adlandırılan şeye dönüşmüştür.) Aktif olmayan genler işlevlerini yitirdiğinden, aktif genlere kıyasla daha çok mutasyon biriktirirler ve bu gen özelinde türler arasında daha fazla DNA farkı oluşturur. Araştırma sonucuna göre genin 371 bazının çoğu bütün türlerde ortaktı. Fakat bazlardan 21’i türler arasında farklılık gösteriyordu
Sayfa 35
Insanların evrim sürecinde çok miktarda et tüketmeye başladıklarından "et tüketimine adapte" genler geliştirdiğini öne sürüyorlar. Bu genler yüksek oranda kolesterol ve yağ tüketmelerine rağmen insanların daha uzun yaşamasını sağladı. Aday genlerden biri Apolipoprotein E (APOE) genidir.
Sayfa 114Kitabı okudu