Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tam O Anda

Dino Buzzati

Tam O Anda Gönderileri

Tam O Anda kitaplarını, Tam O Anda sözleri ve alıntılarını, Tam O Anda yazarlarını, Tam O Anda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
. Gelecek zamanın ilk kişisi ne kadar garip bir dilbilgisi sesi. Yapacağım, gideceğim, fethedeceğim. Onu icat eden deli kimdi? O final o özgüvenle ah, ne kadar gülünç aksanlıydı. Satın alacağım, inşa edeceğim, yazacağım. Ya zaman yoksa? Dilin meçhul babası bu zayıf ihtimali hesaplamış değil miydi? İngilizler daha nezihdir: Yapacağım, yapacağım, bir niyet var, bir irade var, başka bir şey yok, insan geleceği ipotek altına almak niyetinde değil. Biz ise! Zavallı şeytanlar, göğsümüz dışarıda, gözlerimiz uzaklara dikilmiş yürüyorlar ve belki yarım metre ötede bir çukur var. ...
. İnsanların birbirlerini ne kadar sevseler de hep mesafeli olduklarını anladı; eğer bir kişi acı çekiyorsa tamamen kendisine aittir, başka hiç kimse onun bir kısmını kendi üzerine alamaz; biri acı çekerse, aşk büyük olsa bile diğerleri buna üzülmez ve bu da hayatın yalnızlığına neden olur. ...
Reklam
. Eğer aşk diğeri için endişe, onun acı çekeceğinden korkmak, onun yok olacağı fikrinden korkmaksa beni seveceksin. ...
288 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Dino Buzzati Traverso: İtalyan romancı, öykü yazarı, ressam, şair ve gazeteci. Savaşın yıkıcı gücüne şahit olan tüm yazarlar gibi yaşa(yama)dıklarının, cinnetlerinin izini, ruhundan parmak uçlarına inen satırlarla kalbinin mürekkebine batırarak yazmış. Kitap yazarının deyişiyle “metin parçacıkları” ndan oluşuyor. Kimisi bir sayfayı geçmeyen kısa anlatılardan, notlardan, anılardan, gündelik hayatındaki şahit olduklarından müteşekkil… Kalbini ve zihnini esaret altına alan duyumlarıyla yazarak yüzleşmiş de diyebiliriz. #doğancüceloğlu’nun çok kıymetli bir sözü vardır, der ki : “İnsanı tanımak İçin onu kendi öykün içinde değil, onun kendi öyküsü içinde bulunduğu yerde ziyaret etmek gerekir” Tam da bu düşünce minvalinde yazarın iç dünyasında olup bitenleri anlamaya çalışmak gibiydi bu okuma. Haleti ruhiyesine, hayallerine, kafasının içinden geçenlerle, kalbinin dediklerine şahit olmak farklı bir deneyimdi. İtalyan Edebiyatı severlerin mutlak surette çevirileriyle yollarının kesiştiği, dilimize pek çok eser kazandırmış ülkemizin en iyi çevirmenlerinden biri olan #erenyücesancendey ile okuruyla buluşan kitap billur berraklığında.
Tam O Anda
Tam O AndaDino Buzzati · Can Yayınları · 201864 okunma
Kitabın kalbi
TAM O ANDA. Şimdiden ayın 28'i oldu ve ben daha hiçbir şey yapmadım. Öte yandan zihnimde dolaşan şiir de şimdi bir şuraya bir buraya kaçıyor. Sabah uyanıyorum, üzerinde düşünüyorum, hepsi bu yağmurlu günlerin ıslak solgunluğuna gömülüyor. Yitirdiğim yolu yakalamak için aksaya topallaya ilerliyorum. "Dur! Bekle! Dur" diye bağırıyorum yokuşun dibinde. Ama sayfalar yavaş yavaş, çok yavaş dökülüyor, bunu kabullenmek zorundayım ama hiç durup dinlenmiyorlar. Asla biz insanlar gibi değil. Durup çevreye bakıyoruz, bir sigara yakıyoruz, biraz çene çalıyoruz. Hayatın sayfaları, saatler yani, astronomik günler ve aptal mecazlara ihtiyaç duymayan aylar, hızla birbirlerini izliyorlar; kabul etmek gerek, böyle bir ağırbaşlılıkla geçişlerini görenler onların düşmanlarımız olduğunu söylemez. Pek ağır, pek asil ilerliyorlar. Ama asla durmuyor lanet olasıca, bir an bile soluklanmıyor, önümüzde daima koşturma, hazırlama, planlama, hesaplama, tasarlama bulunuyor. İnsanız ve arada bir durmaya gereksinme duyuyoruz. Duruyor ve uyuyakalıyoruz. Ama işte böyle, biz yolun kenarında durmuş, tuhaf şeylerin rüyasına dalmış ken saatler, günler, aylar ve yıllar bize birer birer yetişiyor, iğrenç yavaşlıklarıyla bizi geçiyor, yolun sonunda görünmez oluyorlar. Sonra sabah uyandığımızda geç kaldığımızı fark ediyoruz, peşlerine düşüyoruz. İşte tam o anda, amiyane bir deyişle, gençlik bitiyor, demek geliyor içimizden.
savaş vardı
Bu lanet olası iş bittiğinde, son ateşler söndüğünde, nefretler yorgun düştüğünde, hatta bellek uykuya daldığında, çekilen acılar uzakmış gibi göründüğünde (ne zaman, ah ne zaman?)... işte ancak o zaman hayatımızın önemli kısmını aştığımızı ve iyi olanın sadece bitişte yer alacak kadar azaldığını idrak edeceğiz. Nihayet bu iğrenç uykudan uyandığımızda ve her birimiz askıda bırakmak zorunda kaldığımız kişisel öykümüzü ele almaya niyetlendiğimizde bize bunun yasak olduğunu, iyi ya da kötü uykunun hayat yerine sayıldığını ve bunu bilmiyorsak suçun bizde olduğunu söyleyecekler. Yarıda kesilmiş konuşmaya devama yeltendiğimizde hiç kimse, hatta belki biz de söze nereden başladığımızı hatırlayamayacağız. Ya da sabanımızın yarıda bıraktığı izleri tamamlamak için aletlerimizi aldığımızda, orada sanki asla bir kul çalışmamış gibi izlerin tümden silindiğini göreceğiz. İşte o zaman tek çarenin sanki yirmi yaşınday mışız ve bütün gelecek önümüzde uzanıyormuş ve o olası yol bizi hiç korkutmuyormuş gibi en baştan başla mak olduğunu anlayacağız. Ne var ki artık yirmi yaşında olmayacağız, hatta yüzlerimiz solmuş, saçlarımız kırlaşmış, neşemiz günden güne azalmış olacak.
Reklam
Bazen hayatta adalet yerine getirilir ,insan kolay unutsa ve sadece gurur duyduğu eylemlerini anımsasa da her şeyin ,varlığımızın her ânının kaydedildiği defterler vardır ,öyle ki bize son kuruşumuza kadar hak ettiğimiz verilir .
26 Ekim 1957 Yalvarıyorum yaz. İki satırcık olsun yaz, ruhun altüst, sinirlerin laçka olduysa da yaz. Ama her gün. Dişlerini sıksan da, anlamsız saçmalıklar da olsa yaz. Yazmak en gülünç ve en patetik hayallerimizden biridir. Ak kağıt üzerine kara kıvırcık çizgiler çizerek önemli şeyler yaptığımızı sanırız. Gene de senin işin bu, sadece seçtiğin değil, kaderinin sana lutfettiği işin, şayet bir kaçış yolu bulman olasıysa bulabileceğin tek kapı bu. Yaz, yaz. Nihayetinde tonlarca kağıt atılsa bile, tek bir satır canını kurtarabilir. (Belki).
Sayfa 260 - can yayınlarıKitabı okudu
Her sabah uyandığımda kendime şunu sorarım: bugün, o gün olacak mı? Her akşam yatağa yeni bir hayal kırıklığı ile girerim. Ve hayat gelip geçer. Güneşten mahrumiyet nedeniyle solan yüzlerimizde derin çizgiler belirir.
Sayfa 235 - can yayınlarıKitabı okudu
Ama bir başka aydınlık pencereden bildik bir tıkırtı geliyor. Daktilo. Sanki soluklanmak için verdiği küçük esler dışında coşkuyla tıkırdıyor, hiç durmuyor, tereddüt etmiyor... Hangi acıya doğru koşuyor? Bana bazı geceleri anımsatıyor, ah yıllar önceydi, ne çok zaman geçti.
Sayfa 106 - can yayınlarıKitabı okudu
106 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.