Tanrı İnancının Akliliği

Cafer Sadık Yaran

En Beğenilen Tanrı İnancının Akliliği Gönderileri

En Beğenilen Tanrı İnancının Akliliği kitaplarını, en beğenilen Tanrı İnancının Akliliği sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Tanrı İnancının Akliliği yazarlarını, en beğenilen Tanrı İnancının Akliliği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İkinci bir anlayış olan Lutherci iman anlayışına göre ise, iman, Thomist iman anlayışında olduğu gibi hem teorik inançları ve hem de ona ilaveten Tanrı'ya güveni içerir. Bu görüşe göre, imanlı kişi, sadece Tanrı'nın var olduğuna ve onunla ilgili öteki bazı önermelere inanmakla kalmaz, aynı zamanda O'na güvenir ve kendisini O'na teslim eder. Lutherci ilahiyatçılar imanın üç kısmını ayırdederler: bilgi, rıza, ve güven. Bunlar arasında en merkezi gördükleri de, güvendir.
Plotinus'dan etkilenmiş olan İbn Sina'dır. Ona göre, zorunlu varlık için, zorunlu olmasının dışında hiçbir mahiyet yoktur; bu da O'nun gerçekliğidir. Mutezile mezhebi de, Allah'ın hiçbir şeye benzetilemeyeceğini ifade eden ayetlerden yola çıkarak, sıfatları inkar etmiş (ta'til) veya Allah'ın zatıyla aynı olduğunu savunmuştur. Onların Allah'a olumlu hiçbir nitelik atfedilemeyeceği şeklindeki bu yaklaşımları da aşırı tenzih görüşü olarak değerlendirilmektedir."
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
Bu durumda olan bir kişiye, 'delilsiz olarak Tanrı'ya inanman, entellektüel yükümlülüklerine ve rasyonelliğine aykırı olur' demek, asla makul değildir. Zira, Plantinga'ya göre, birinci olarak, bir insanın inançları çoğu kere kendi kontrolü altında değildir. Eğer bana, Mars'ın Venüs'ten daha küçük oldu ğuna inanmayı bırakmam karşılığında 1,000,000 dolar teklif etseniz, bu parayı alabilmemin hiçbir yolu yoktur. Fakat bunun aynısı Tanrı'ya olan inancım için de doğrudur: istesem bile, kendimi bundan yoksun bırakamam. İkinci olarak da, inançlarım için mutlaka delillerim olması gerektiği gibi bir yükümlülük altında olduğumu düşünmek için hiçbir sebep gözükmemektedir. "Açıkçası inandığım herşey için delile sahip olma mecburiyeti altında değilim; bu, mümkün değildir. Fakat o zaman, neden Tanrı inancına sahip olmak için delil mecburiyetimin olduğu varsayılsın, ve ancak eğer onun için delil olarak hizmet edecek başka önermeleri kabul edersem inanabileyim? Bu katiyyen doğruluğu kendiliğinden belli veya tamamen aşikar bir şey değildir, ve onun için ikna edici bir delilin nasıl bulunacağını görmek de son derece zordur.
Sayfa 29 - Dini Temelciliğin Epistemolojik TutumuKitabı okudu
Teizme göre, Tanrı'nın bedensiz bir zat olduğu varsayılır. Çünkü bir kişinin bedeninin olması, sayesinde fiziksel dün yada bir değişiklik yapabilmesi ve onunla ilgili doğru inançlar edinebileceği madde yığınına sahip olması anlamına gelir. Fakat her şeye kudreti yeten biri olarak Tanrı, böyle bir maddeye bağlı olmaksızın fiziksel dünyada herhangi bir değişikliğe neden olabilir ve onunla ilgili bilgi edinebilir. Bu durumda onun bir bedene ihtiyacı yoktur, dolayısıyla bir bedeni de olmayacaktır.Tanrı her yerde vardır, veya her yerde hazırdır (omnipresent). Yani duyu organlarına ve el, kol gibi benzeri azalara ihtiyaç hissetmeksizin her yerdeki nesneler üzerinde değişiklik yapabilir ve her yerde olan şeyi bilir. Bununla birlikte, beden siz bir varlık olduğu için, uzayın bütününde veya belli bir yerinde değildir; her yerdedir. O zaman, Swinburne'e göre, böyle bir bireyi bir ruh olarak isimlendirebiliriz.
Sayfa 190Kitabı okudu
Sonuçta, Plantinga ve 'Kalvinist (Reformed) Epistemolojistler' olarak adlandırılan öteki felsefecilerin delilcilik ve rasyonellik konularındaki düşüncelerinin genel özelliklerini şu şekilde özetlemek mümkündür. Birinci olarak, dini inançların tasdikinde başka kanıtlarla desteklenmiş olmaya gerek göster meden bağımsız bir rol oynayan unsur, duyu tecrübeleri gibi temel bir tecrübe sayılan ve onlar gibi temel bir inanç oluş turduğu savunulan herkesin yaşayabileceği fıtri yahut temel dini tecrübedir. İkinci olarak, onlara göre, metafizik konularda doğru karar vermemize ve felsefi görüş birliğine ulaşmamıza yarayacak evrensel rasyonellik ilkeleri ve yöntemleri yoktur; filozofların farklı başlangıç noktalarının olması ve farklı kanaatlere sahip olmaları aralarında görüş ayrılıklarının olmasına yol açabilmektedir. Üçüncü olarak, onlar, klasik ve katı anlamda fideist olmasalar da, buna benzer yönler taşırlar; ve bu yüzden onları fideist sayanlar da vardır. Dördüncü olarak, onlar, teizmin lehinde doğal teolojide işlenen türden delilleri gereksiz görseler ve onlara önem vermeseler de, kötülük problemi veya evidensiyalizme dayalı irrasyonalizm suçlaması gibi ateistlerin teizme yönelttiği eleştirel delillere karşı cevap vermeyi fazla sıyla önemsemektedirler.
Ateist kişi, kendi görüşü adına bir delil getirmek yerine, teizmin delillerinin yetersizliğini ateist olmak için yeterli görmektedir.
Reklam
19 öğeden 11 ile 19 arasındakiler gösteriliyor.