H.G. Wells bu güne kadar okuduğum en iyi yazarlardan biri oldu. Kitapları bilimkurgu türünde olsa da o aslında yaşadığı dönemin eleştirisini yapıyor kitaplarında. İngiliz yazar kendi ülkesinin ve avrupalı büyük devletlerin emperyalist politikalarını, ırkçılığı, dini yobazlığı, insanları ayrıştıran, bölen ne varsa hepsini eleştiriyor. Tanrı insanlar kitabı da "körler ülkesi" ve "Doktor Moreua'nın Adası" kitapları ile birlikte favori kitaplarımdan biri oldu. Kesinlikle okunmalı.
Bir şekilde boyut değiştiren ve gelişmişlik anlamında bizden üç bin yıl ileride olan bir uygarlığa giden bir grup insan üzerinden kendi yaşadığı dönemin çarpıklıklarını, tarihten gelen insanların hırsını, kibrini, barbarlığını, açgözlülüğünü çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor yazar.
Okurken düşündüren, sorgulatan; iyiyi, iyi insan olmayı dillerden, dinlerden, bayraklardan öte yalnızca insan olmayı öğütleyen bir kitaptı.
İnsanların bedenlerinin ve beyinlerinin sömürüldüğü her dönemde, dilleri, ırkları, dinleri aşmış, kendini yalnızca insan olarak gören, yalnızca gerçeğin anlatıcısı olmaya çalışan, insanlara iyiyi, güzeli anlatmayı amaç edinen her insana büyük bir minnet duyuyorum. Ve aynı soyu değil aynı duyguları paylaşanların kardeş olduğu bilinci ile dünyanın herhangi bir yerindeki böylesi duygulara sahip her insan benim kardeşimdir.
1984 ve 
Cesur Yeni Dünya ile kıyaslanıyor. Bence 
Tanrı İnsanlar da “en az” onlar kadar üzerine düşünülmeyi hak ediyor. 3 yazar da zaten fabian cemiyeti içinde yer alıyorlar...
Kitabın, 1900lerin başında yazıldığı göz önünde bulundurulursa, günümüze ve olası geleceğimize iliskin tespitleri çok isabetli. Başarılı bir sistem sorgulaması olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca bu sorgulamalar keyifli bir hikaye içinde verildiği için kitap bir solukta bitiyor.
