Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Tarihi Kırıntılar
Barış BıçakçıEn Beğenilen Tarihi Kırıntılar Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Tarihi Kırıntılar sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Tarihi Kırıntılar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.194 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitabın arkasındaki ilk cümle bence çok güzel açıklıyor kitabın konusunu.
"Bir kaybın peşinde bir aile ve ailenin oğlu Can... Can'ın peşinde şiir ve şiirin peşinde Can."
Açık bir makas düşünün. Makasın bir ucunda günümüz ve diğer ucunda Can'ın ablasının gittiği gün. Kitap boyunca açık makasın kapsadığı alan arasında bir kenardan diğerine gezinip duruyorsunuz. Makas ise gitgide kapanıyor. Bu kaybın yaşamlar üzerindeki etkisini ve günümüzle kesişmesini seyretme fırsatı buluyorsunuz. Vedaya, özleme, kızgınlıklara, aflara, yaşamaya devam etmeye ya da etmemeye dair bir çok şey bulabilirsiniz bu kitapta. Üstelik tüm bunlara eşlik eden ve bunları derinleştiren, şiire dair bazı mülahazalar.
Hayat ve şiir üzerine düşünmek, vakit geçirmek istiyorsanız sizin için biçilmiş kaftan. Ve yine kitabın arkasındaki son sözü kullanarak bu yazıyı bitirmek istiyorum.
"... şiir kadar yalın, hayat kadar karmaşık; şiir kadar karmaşık, hayat kadar yalın bir roman. "
Yazarın okuduğum ilk eseri. Benim için başka kitaplarını okumanın yolunu. açan bir eser oldu yazar şairlerin hikayelerini. merkeze alarak ülkemizde ki sorunları güzel anlatmış . Okuyunca baya yerin altını çizdim
Ülkemizde son dönemde gelişen olaylı kurguya yedirerek. güzel anlatmış severek okudum herkes okusun okutsun
247- 2020'de okuduğum son kitap bana bir şeyi hatırlattı: Barış Bıçakçı okumayı ne kadar çok sevdiğimi. "Hayranıyım" diyebileceğim derecede yakınlık duyduğum, hem yazdıklarında kendimi bulduğum, hem okudukça sohbet ediyormuş gibi hissettiğim sayılı yazarlardan. O sayfalar boyu, kitaplar boyu anlatsa da ben okumaya doymasam. Keşke normal bir zamanda, bir kafede veya metroda ya da Ankara'nın tamamen akla gelmeyecek alakasız bir noktasında karşılaşsak ve ayak üstü kısa bir hasbihal edebilsek Barış Bey ile. Kitaba döneyim.
Bu kitapta da aynısını yapmış, okudukça okurun edebiyattan aldığı zevki artırmayı ve kitabın, hikayenin bitmemesini diletmeyi sağlamış. Her zamanki üslubu ve o ne kadar özlü olursa olsun yine de sadeliğin lezzetini kaybetmeyen dili bir yana, yazma tekniği de ayrı bir keyif vermiş bu sefer. Biraz geçmiş zaman, biraz şimdiki zaman, biraz şairler, biraz şairlerin öyküleri derken şiir yazmadan şiirsel bir öykü koymuş ortaya. Bunu yaparken de bir o kadar dramatik, trajik hatta fantastik ve hatta erotik bir ana hikayenin etrafında Can'ın yaşantısına bizi müdahil ederken bir yandan da sürekli Meral'i merak ettirmekten geri durmamış: Nereye gitti? Kimle gitti? Nerede? Mutlu mu? O kadın mıydı acaba yoksa benzettiler mi? Tamamen Meral'in akıbetine olan merak üzerinden de yürümüyor metin. Her şeyden biraz ve hepsi de dozunda.
Keşke Barış beyciğim bir 15-20 kitap daha yazsa, ben de tadını çıkara çıkara okusam.
Benim en sevdiğim yazar, kitabını heyecanla beklediğim yazarlardan biridir barış bıçakçı. Ne yazarsa yazsın alır okurum diyordum ama tam bir hayal kırıklığı yaşattı bana. Bir derdin varsa bunu kitaba yayarsın hissettirirsin alenen yazınca olmuyor. Bazı yerlerde resmen dizilerde yapay duran ürün yerleştirmeler gibi yerleştirmiş ideolojisini. O kadar beğenmedim ki çok üzgünüm. Diğer kitaplarını okumuş bir insanın bunu beğenmesini de anlamıyorum. Barış Bıçakçı demek sıradan şeyleri farklı, ince, nahif bir şekilde anlatmak demekti. Onlara başka anlamlar yüklemekti. Çok düz bir kitap olmuş. Altını çizeceğim tek bir cümle bile olmadı. Gerçekten çok üzgünüm seni seviyorum Barış Bıçakçı hem de çok seviyorum ama bu kitabı sen yazmamışsın sanki.
Tarihi Kırıntılar
Tarihi Kırıntılar, aynı sıralı kurguda, dört farklı kolda akıyor. 92 yılından başlayan, birincil kolda abla Meral’ in kayboluşundan başlayıp, çizgisel bir biçimde 2006 yılına ulaşıyor.Bu ana hat, geçmişin izlerinin ve çatışma öğesinin en yüksek olduğu kısım. İkinci kol, ana karakter Can’ ın geçmiş ve gelecekle ilişkilendiği ve şair poetikasına ulaşmaya çalıştığı bölüm. Anlatı ve kurmacanın büyük bir titizlikle yaratıldığı üçüncü kolda ise, yazar öykücülüğünün zirvesini gösteriyor. 12 farklı kurmaca öyküyü, şairlerin anlatıları üzerinden kurgulayıp yaratıyor. Çok başarılı bir üst kurmaca örneği.
Son bölüm ise, şairlerin poetikalarını anlatıyor.
Fakat bu bölüm, romanın bütünlüğüne hizmet etmektense, yazarın, şiir üzerine düşüncelerini ve güzel söz söyleme sanatının izlerini taşıyor.
Okunmaya değer ve üzerine ustaca çalışılmış, ilmek ilmek örülmüş bir romanla karşı karşıyayız. Lakin, güzel söz söyleme üzerine kurulmuş bölümlerden ziyade, yukarıda üçüncü bölüm olarak bahsettiğim kol, 12 öyküden oluşan bir öykü kitabı olarak okuyucuyla buluşsa, edebiyat tarihine kusursuz bir öykü kitabı olarak geçerdi. Bu hali de kabulümüzdür o ayrı.
Kitabı okurken kaybolan bir insanı aramanın ne kadar zor olduğu düşüncesi beni kapladı. Barış Bıçakçı edebi kişiliğini yine yansıtmış. Kitabın konusunu oluşturan röportaj fikri ve aralarda verilen poetikalar da güzel. Diyaloglar da oldukça başarılı.