Bıçakçı'nın diğer roman ve hikayelerinden daha yavaş ilerleyen bir romanla karşılaştım.
İçeriği; ablası Meral' in ortadan kaybolmasıyla beraber sırtını edebiyata ve şiire yaslayan Can, Meral'in bir şairle beraber kaçtığını aylarca düşünen anne ve babası, onu olmadık yerlerde aramaları, ve hatta Can'ın onu ararken şiirin dar koridoruna düşmesi, şiirle haşır neşir olurken gazetecilik yapması ve çeşitli şairlerle görüşüp onların hayat hikâyelerini dinlemesi olarak özetleyebiliriz.
Yine de uzun cümleleri yakamızdan silkersek, bu bir şiir-şair romanı. Her bölümün başında birer poetika yer alıyor. Kısa ve çarpıcı, "aforizma" denen o basit kavram gibi.
Ama açık konuşmak gerekirse, yazarın Sinek Isırıklarının Müellifi adlı romanıyla karşılaştırıldığında biraz sönük kalan bir roman olmuş Tarihi Kırıntılar. Kurgu ve akıcılık yavaşlamış.
Tavsiye eder miyim? Elbette, Barış Bıçakçı öykücülüğü/romancılığından söz ediyoruz. İçerisinde anlattığım karışık cümlelere artı olarak çocukluğu, yetişkinliği, aşkı, özlemi, şiiri bulacaksınız. Fakat uyarı, eğer Bıçakçı ile ilk kez karşılaşıyorsanız bu kitaptan başlamamalısınız.
"Hep şiirden, edebiyattan konuşmak istedim. Çünkü kaçacak başka bir yer bulamadım. "