Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2

Kadir Mısıroğlu

Öne Çıkan Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2 Gönderileri

Öne Çıkan Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2 kitaplarını, öne çıkan Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2 yazarlarını, öne çıkan Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mezhepleri topyekün reddetmenin ilk ve en büyük tehlikesi, “akaid” ve “amel” itibariyle hayat yolculuğunun kaptansız bir gemide seyahate dönüşmesidir. Zira “Kâinâ'ta yaş ve kuru ne varsa, hepsini muhtevi bulunan Kur'ân-ı Kerim'in”* bütün hükümleri -âlim ve câhil- O'na inanan bütün insanların anlayabilecekleri vuzuhta olsaydı, yüzlerce cildlik bir hacme ulaşırdı. Cenâb-ı Hak, O'nu, daha önceki semâvi kitapların mâruz kaldıkları tahriften korumak maksadıyla ezberlenebilir bir hacim ve muhtevâ ile inzal buyurmuştur. Bu keyfiyet de O'nun şerh ve izah ihtiyacını doğurmuştur. Bu ise, evveliyetle hadîs-i şerîfler ve Siyer-i Nebî ile îfâ olunmaktadır. *En'âm Sûresi, âyet 59
Sayfa 57 - Sebil
İnsanlar her zaman fikir değiştirebilirler. İtibar son safhayadır.
Sayfa 720 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Reklam
FIKIH
Istılahta fıkıh, «insanın amel cihetiyle lehine ve aleyhine olan şer'î hükümleri bir meleke hâlinde bilmesi» demektir. Diğer bir tarife göre fıkıh, «ameliyata, yani ibâdât, ukûbât ve muâmelâta müteallık şer'î hükümleri mufassal delilleri ile bilmek»den ibârettir ” (Bkz: Ömer Nasûhî Bilmen- hukuk-u islamiye ve istılahat-ı fıkhiyye kamûsu ,c:l, sh: 8)
Sayfa 34 - Sebil
Arapça “gitmek” mânâsındaki “zehâb” kelimesinden türetilmiş olan “mezhep” kelimesi, hem “masdar” ve hem de “ism-i mekân”dır. Buna göre o, lügat mânâsı itibariyle “yürünecek yol” demektir. Dini bir ıstılah (terim) olarak ise, dinin asli veya fer'i mes'elelerine dâir âyet ve hadislerden çıkarılan hükümlerle -buna kaadir âlimlerin- tesis ettikleri sistem veyahud da bu hükümlerin tamamını ifâde eder. Bu tarifteki “aslî hükümler”den maksad, itikâdi; “fer'î hükümler”den maksad ise, ibâdât ve muâmelâta âid meselelerdir.
Sayfa 25 - Sebil
M. Kemal Paşa'ya "Deccal" diyen, başlangıçtan itibaren O'nunla aslâ ülfet etmemiş olan Üstad Bediüzzaman'dır. Daha sonra Süleyman Efendi Hazretleri'nin talebelerinin de böyle söylemekte olduklarına dâir bir rivâyet şüyû bulmuştur.
Sayfa 650Kitabı okudu
Yunus Nadi...
1950'li yıllarda bir gün rahmetli Celâl Hoca (Öktem)'nın Soğanağa Semti'ndeki evinde sohbette idim. Oraya Celâl Hoca'nın kayınbiraderi Hafız Cevdet geldi. O zaman Şişli Camii'nde imamlık veya müezzinlik etmekteydi. Ben kendisini ilk olarak görüyordum. Hoca, bizi tanıştırdıktan sonra Hafız Cevdet'e dedi ki: " -
Reklam
Sabatay Sevi, ilk karısı Raşel veya Fatma Hanım’ın ölümünden sonra Yoheved adında diğer bir Yahudi kızı ile evlenmiş, bu kadın da Ayşe adını almıştı.Bu Ayşe Hanım,Sabatay Sevi’nin ölümünden sonra Selanik’te dönmeleri kendi etrafında toplamayı başarmış ve kendi kardeşi Abdullah Yakub hakkında bir efsane icad etmiştir.O da şudur: Güya Sabatay Sevi, mezardan çıkıp kendisiyle münasebette bulunmuş ve Yakub, onun çocuğu olarak Ayşe Hatun tarafından 12 yaşında olarak doğurulmuştur.Bu masala inananlarca, Yakup, bir müddet cemaat reisliği yapmışsa da Mustafa Çelebi isimli biri çıkıp Sabatay Sevi’nin ölümünden dokuz ay sonra doğmuş olan Osman adında birinin Mesih olduğunu iddia edince cemaat ikiye bölündü.Bu da bir başka masaldı ki, sonradan Osman Baba, Osman Ağa veya Bevvab(Kapıcı) Osman adları ile bilinen efsanevi şahsiyet ortaya çıktı.Daha sonraki cemaat liderlerinin hepsi bunun halifeleri kabul edilmiştir. Böylece dönmeler ikiye ayrılmış oldular.Yakub masalına inananlar “Yakubîler”, Osman Baba efsanesine inananlar ise bugüne kadar “Karakaşlar” namı ile anılagelmişlerdir.Daha sonra bir üçüncü grup ortaya çıkmıştır ki, onlara da “Kapancılar” denilmektedir.
M. Kemal Paşa'nın hayat ve icraatı birbirinden tamamen farklı iki safha arz eder. Bunların birincisi Türk-Yunan Harbi'nin zaferle neticelenmesine kadar olan devre, ikincisi ise ondan sonrasıdır.
Sayfa 460 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Hz. Peygamber'in Allah tarafından “...beyân edesin...” (Nahl, 44) emriyle görevlendirilmesi, “Hz Peygamber' e itaat edin!..” tarzındaki âyetler, İslâm fıkhının ekseriyetinin sünnete dayanması, sünnete olan ihtiyacın en başta gelen delilidir. ” (Bkz: Prof. Dr. İbrahim Bayraktar- Hadis Kaynakları Üzerine Araştırmalar, Erzurum, 2001, sh: 4 vd.)
Sayfa 58 - Sebil
"Mezhebsizlik, dinsizliğe köprüdür." Zâhid el-Kevserî
Sayfa 64 - Sebil YayıneviKitabı okudu
105 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.