#vahşetinçağrısı
#jacklondon
#modernklasiklerdizisi nin altıncı Jack London'ın ilk kitabını bitirmiş bulunmaktayım. Kitapların çoğu için ne derler ilk sayfaların da sabret sonrası akıp gidiyor zaten. Ancak bu kitap için ben tam tersini söylüyorum. İlk 60 sayfası kitabın akıp gidiyor ama son bölümü durağan geçiyor. Hatta şöyle bir yorum getirebilirim son kısım için kendimi köpek belgeseli izliyormuşum gibi hissettim.
Belgesel izlemeyi çoğu insan sever ancak izlemez. Bu yüzden son sayfalarını hadi bitsin artık diye okudum diyebilirim. Ancak bu yorumumdan sakın kitabı beğenmediğim çıkmasın, kitabı çok beğendim.
Kitabın sonu belgesel izliyormuşun gibi hissettiriyor demiştim ya bunu kötü olarakta algılamayabiliriz çünkü her kitap gözünün önünde canlandırmayabilir hikayeyi. Ancak bu kitap olan biteni insanın gözleri önüne seriyor.
Buck diye bir köpeğin hikayesini anlatıyor kitap. Köpeğin tüm acısını, sevincini, hırsını, öfkesini ve aklınıza gelebilecek tüm duygularını kitapta okuyorsunuz hatta yaşıyorsunuz.
İlk defa bir hayvanın gözünden anlatılan bir kitap okudum ve çok ve beğendim. Jack London'un Beyaz Diş kitabı da bu şekildeymiş galiba onu okumak için sabırsızlanıyorum. Modern klasikler de onuncu kitap Beyaz Diş ve onu okumama üç kitap var. Sırayı bozmayacağım inşallah.
Herkese keyifli okumalar...