Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

The Symposium

Platon (Eflatun)

The Symposium Gönderileri

The Symposium kitaplarını, The Symposium sözleri ve alıntılarını, The Symposium yazarlarını, The Symposium yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“— Öyleyse başka bir yol arayalım. Belki de dostluk bizim düşündüğümüzden apayrı bir şeydir; iyinin dostu belki de ne iyi ne kötü olandır. — Ne demek istiyorsun? — Zeus’a yemin ederim, ben de pek bilmiyorum; bu fikir dolambaçlarında benim de başım dönüyor. Sakın, şu eski atasözünün dediği gibi, insan güzelin dostu olmasın? Şurası açık ki dost dediğimiz şey, kıvrak, kaypak, yağ gibi bir bedene benziyor; insanın elinden kayıp kurtuluyor. Her neyse, ben şimdi iyi güzeldir diyorum; sen ne dersin?”
Siz Ne Düşünüyorsunuz
“Bu, her şeyde böyledir, diyordu; birbirine en çok benzeyenler arasında kıskançlık, kavga, düşmanlık eksik olmazmış; hiç benzemeyenlerse canciğer geçinirlermiş; fakir ister istemez zenginin dostu olurmuş, çünkü ondan yardım beklermiş; onun gibi güçsüz güçlüyü, hasta hekimi, bilmeyen bileni arar, severmiş. Daha da ileri giderek diyor ki, benzer benzerin dostu olmak şöyle dursun, bunun tam tersi doğrudur; birbirini en çok sevenler birbirine en az benzeyenlerdir; herkes kendine benzeyeni değil, tam karşıtını arar; nasıl ki kuru ıslağı, soğuk sıcağı, acı tatlıyı, keskin körü, boş doluyu, dolu boşu ister; çünkü her şey kendi karşıtı ile beslenir; benzerin benzere hiç faydası yoktur. İnanmanı isterim ki, dostum, bunları söyleyen yabana atılır bir adam değildi; çok güzel konuşuyordu. Ama, siz ne düşünüyorsunuz bakalım?
Reklam
2
“— Gördün mü Lysis, nasıl bir çıkmaza girdik? Sakın düşündüklerimiz baştan başa yanlış olmasın? — Neden? — Vaktiyle birinden duymuştum, şimdi hatırıma geldi: Benzer benzeriyle, iyiler iyilerle hiç geçinemezmiş. Bunu ileri süren, Hesiodos’un bir sözüne dayanıyordu. Hesiodos der ki: “Çömlekçi çömlekçinin, şair şairin, dilenci dilencinin düşmanıdır.”
1
“— Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hiçbir şeyi aramaz. — Aramaz. — Aramayınca sevmez. — Öyle ya. — Sevmeyince de dostluk olmaz. — Olmaz herhalde. — O halde nasıl iyiler iyilerin dostu olabilir? Birinin yokluğu ötekine zarar vermezse (çünkü ayrı ayrı kendilerine yetiyorlar), bir araya gelmekten de hiçbir faydaları yoksa, iyi ile iyi nasıl dost olabilir? Böyle iki insan birbirine nasıl değer verebilir? — Veremez. — Değer vermeyince dost da olamazlar. — Doğru.
“Benzerin benzeriyle dost olması yalnız benzerlikten ötürü müdür? Dostun dosta faydalı olması yalnız bundan mıdır? Yahut da, bir insan, benzerlik dolayısıyla, kendi kendine yapamayacağı bir iyiliği veya kötülüğü başka bir insana yapabilir mi? Kendinde bulamayıp da benzerinden beklediği bir şey var mıdır? Birbirine faydalı olmayan bu türlü iki insan birbirini ne diye arasın? Hiç de aramaz değil mi? — Hayır. — Aramayınca dostluk olabilir mi? — Olamaz. — O halde benzer benzerin dostu değildir; iyinin iyi ile dost olması, birbirine benzediklerinden değil, sadece iyi olduklarındandır. — Öyle olacak. — Ama nasıl olur? İyi olan, iyilikten yana kendi kendine yetmez mi? — Yeter. — Kendi kendine yetmek, hiçbir şeye ihtiyacı olmamak demektir”.
“— Halbuki, çocuğum; bilgili bir insan olursan bütün insanlar dostun ve yakının olur: Çünkü faydalı ve iyi bir insan olursun. Yoksa kimse sana dost olmaz; ne baban, ne anan ne de yakınların. Sevgili Lysis, bir insan, henüz aklının ermediği şeylerle övünebilir mi? — Övünemez. — Senin bir öğretmene ihtiyacın olduğuna göre aklın birçok şeye ermiyor demektir. — Evet. — Aklın her şeye ermedikçe kendi kendinle övünemezsin. — Doğrusu, Sokrates ben de öyle düşünüyorum.”
Reklam
—“Zeus aşkına, Büyük Kralı[*3] da bir düşünelim: Bu kral büyük oğluna Asya’nın idaresini bırakacak; böyleyken bu kral, tenceresinde kaynayan ete bir şeyler katmak gerekirse ilkin oğluna mı başvurur yoksa yemek pişirmekte oğlundan daha usta olduğumuzu gidip kendisine ispat edersek, biz yabancılara mı başvurur? — Elbette bize başvurur. — Yemeğine oğlunun hiçbir şey katmasını istemez; halbuki biz içine avuçla tuz atmaya kalksak bir şey demez. — Hiç şüphe yok. — Diyelim ki oğlunun gözleri ağrıyor; onun hekimlikten anlamadığını biliyorsa, elini gözüne sürdürür mü sürdürmez mi?”
— Peki, soralım. Meneksenos, sana bir şey soracağım, ne diyeceksin bakalım. Çocukluğumdan beri benim arzuladığım bir şey vardır. Herkes bir şeye tutkundur: Kimi ata, kimi köpeğe, kimi paraya yahut şana, şerefe. Bütün bunlar benim umrumda değil; ben dost edinmeye meraklıyım. İyi bir dost benim için dünyanın en güzel bıldırcınından, en güzel horozundan, hatta ne yalan söyleyeyim, en güzel atından ve köpeğinden çok daha değerlidir. Bende bu dostluk merakı oldukça Dara’nın bütün hazinelerini, kör olayım, bir dosta değişmem. İşte onun için, sizi, Lysis’le seni gördükçe hayran oluyorum; ne mutlu size ki daha çocukken, çabucak ve kolaycacık böyle bir nimete kavuşmuşsunuz; durup dururken Lysis seni, sen Lysis’i bu kadar candan sevmişsiniz. Bense böyle bir saadetten o kadar uzağım ki, insanın nasıl dost olduğunu bile bilmiyorum. İşte, sana sormak istediğim de bu; senin tecrüben var, bilirsin. Şimdi bana cevap ver: İnsan birini sevince dost hangisidir? Seven mi, sevilen mi? Yoksa ikisi arasında fark yok mudur?”
Şölen
Bilgi En güzel şeylerden biridir ve aşk da güzelin aşkıdır.
Bana sorarsanız, insanın daha gençken en büyük nimet saydığı şudur: Sevenin iyi bir sevgilisi, sevgilinin de iyi bir seveni olması. Güzel yaşamak isteyenleri ömürleri boyunca nedir güzel yaşatan? Akrabaları mı? Hayır. Şanlar şerefler mi? Hayır. Zenginlik mi? Hayır. Ne şu ne bu, hiçbir şey insanı Sevgi kadar güzel yaşatamaz.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.