Totem ve Tabu kitaplarını, Totem ve Tabu sözleri ve alıntılarını, Totem ve Tabu yazarlarını, Totem ve Tabu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(Özetle)
Genelde bir hayvandır. Yenilebilir, zararsız ya da tehlikeli, korkutucu bir hayvandır. Nadiren bir bitki ya da bir doğa olayıdır (yağmur, su). Totem öncelikle sülalenin atasıdır. Ama ayrıcada koruyucu ruhu ve yardımcısıdır. Onlara kehanetler gönderir. Başka zaman tehlikeli olsa bile çocuklarını tanır ve onlara zarar vermez. Bunun karşılığında totemin bağlıları kendi totemlerini öldürmemeye ve etinden faydalanmamaya yönelik kutsal bir yükümlülük altındadır ki, bu yükümlülük insanın kendisini cezalandırmasınıda içerir.
Totem anneden ya da babadan miras kalır.
Solomon Adalari'nda bir erkek evlendigi günden itibaren kayinvalidesiyle ne görüsebilir ne de konusabilir. Kargilastiklarinda onu tanimiyormus gibi davranir ve oradan derhal uzaklasarak bir yere saklanir…
"Bir insanın bir yasağı çiğnemesi bir başkasını aynı eylemde bulunmaya teşvik ediyorsa, tabunun bir kişiden bir nesneye oradan da bir başka nesneye geçmesi gibi, yasağa karşı itaatsizliğin de bulaşıp yayıldığıni kabul etmek lazım."
Sigmund Freud, Totem Ve Tabu kitabında ilkel kabilelerinin derinliklerine götürüyor okuyucuyu. Şahsen çok rahat bir okuma süreci değildi benim için. Not alarak ve odaklanarak okunması, değerli okuyucular açısından daha verimli olacağı kanısındayım. Çok net görüşler elde etmeye çalışmadan okumak da yerinde olacaktır. Freud ve önceki araştırmacılar
Niteliksiz Adam 1 'la birlikte okuma serüvenimde 500. kitabımı tamamlamış bulunmaktayım. (lise ve sonrası)
500. kitaba özel bir öneri listesi yapayım dedim ama o kadar iyi kitaplar okumuşum ki 350 kitap falan önerirdim. Bu yüzden ben de bu 350 kitaptan ziyade okuduğumdan beri hemen her kitaba bakış açımı değiştiren psikolojik ve sosyolojik bir kitap önermek istedim:
Totem ve Tabu
Toplum kurallarının nasıl çıktığı, insanların bunlara nasıl bu kadar bağlı olduğu, coğrafyanın kader olup olmadığı, kitle psikolojisi, dogmatik inanç konuları üzerine bayağı bir sizi aydınlatacak ve perspektifinizi değiştireceğine emin olduğum bir kitap.
Nice 500lere🎉
Kabile bağlarını ifade eden İbrani sözü şöyle der: "Sen benim kemiğim ve etimsin." Şu halde akrabalık sadece bizi doğuran ve sütüyle besleyen anamızın cevherinin bir parçası olduğumuzdan doğmaz. Sonraları yenen ve vücudu yenileştiren gıda vasıtasıyla da akraba olunur ve meydana gelen akrabalık güçlendirilir.
Bütün mesele, kötü örneğin bulaşıcılığından, onu taklit etme isteğinden yani tabunun bulaşıcılığının gücünden duyulan korkudur. Eğer bir kişi bastırılan isteği tatmin etme konusunda başarılı olmuşsa, aynı istek diğerlerinde de görülecektir. Bu yüzden bu cezbediciliği dizginlemek için özenilen kişinin cesaretinin yok edilmesi gerekir. Suç işleyenlerin, bu eylemin kefaretini ödedikleri düşüncesiyle yeniden aynı suçu işlemesi oldukça yaygındır. Bu da insanlar arasındaki ceza kanununun temellerinden biridir; hem suçlunun hem de onu cezalandırarak intikam alan toplum üyelerinin aynı gizli dürtülere sahip olduğunu varsayar.
Vicdan, içimizde bulunan belirli isteklere karşı gelen şeylerin içerdeki duyuluşudur; fakat asıl mesele bunun başka bir şeye bağlı olmaması, yani kendi kendine dayanmasıdır. Bu, günahkâr bir vicdanda kendini daha açıkça gösterir. Günahkâr vicdanın, belirli isteklerimizin bazılarını gerçekleştiren eylemleri içimizde lanetlediğini duyarız. Bunu daha fazla izaha hacet yoktur. Her vicdanlı adam kendi içinde bu lanetlemenin haklı olduğunu anlar, yaptığı işten dolayı pişmanlık duyar. Fakat bu aynı özellik ilkellerin tabuya karşı aldıkları tutumda da görülür. Tabu, vicdanın bir buyruğudur. Onun çiğnenmesi, kaynağı gizli olmakla beraber kendisine aşikar olan korkunç bir günah duygusunun doğmasına sebep olur.